Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Şükran

Zeynep Şükran
@zeynepsukran
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Büyük bir emek ve çizim
Çok güzel bir çizgi romandı. Aslında orjinalinden sapılmıştır veya çok eksik nokta bırakılmıştır diye düşünmüştüm. Aksine hemen hemen her ayrıntının üzerinde durulmuş. Ve kitabın şöyle güzel bir tarafı var ki eserin çizeri bunu ihsan Oktay anar eşliğinde yapmış, belli noktaları ona danışarak onun net tanımlama ve betimlemeleri ile çizmiş. Bu çok güzel çünkü benim kitapta anlamadığım birçok nokta ve kişilerin karakterleri bu çizgi roman sayesinde açığa kavuştu. Üzerinde çok emek sarfedildiği de her halinden belli. Hatta öyle ki çizerin dediğine göre bazı yerleri bilgisayar yada artık ne kullanıyorlar ise zamanında kullanılmıyormuş pek fazla. Bu nedenle tek tek hiç kopyala yapıştır olmadan uğraşmış. Aslında büyük bir emek yatıyor altında. Bunu es geçmemek lazım diye düşünüyorum. Romanı beğenen bu çizgi romanı mutlaka almalı mutlaka
Puslu Kıtalar Atlası (Çizgi Roman)
Puslu Kıtalar Atlası (Çizgi Roman)İhsan Oktay Anar · İletişim Yayıncılık · 20151,312 okunma
Reklam
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Puslu Kıtalar Atlası (Çizgi Roman)
Puslu Kıtalar Atlası (Çizgi Roman)İhsan Oktay Anar
9.2/10 · 1.312 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
400 syf.
8/10 puan verdi
Gereksiz uzatılmış diyenlere hitaben...
Kitabı okuduktan sonra birçok kişinin beğenmediğini ve kitabın gereksiz uzatılmış olduğunu söylediklerinde çok şaşırdım. Arkadaşlar okuduğunuz bu roman size 21. Yüzyılı anlatmıyor. Yüzyıllar öncesinde yaşayan insanların günlük rutinlerini, birbirlerine karşı olan saygıyı diyaloğu, savaşı, barışı anlatıyor. Ve aslında uzun olması bize olaydan ziyade o zamanları hissettirme. O "an" da yaşamamızı sağlamak. Bir çok insan yarışma vesilesi ile bu kitabı okuduğu için "okusakta bitse" modunda olduğundan sanırsam kitabı gereksiz uzun buldu. Bilemiyorum. Birde kitapta çok fazla kurgu var diyen arkadaşlar bu kitap kurgu ile harmanlanmış tarihi roman. Ne bekliyorsunuz ki. Kurgu olmasa yazarın hayal gücünden geriye ne kalır. Kurgu okumak istemeyenler tarih ansiklopedisi okuyabilir. Tercih size kalmış. Benim eleştirmek istediğim nokta bazı olayların çok havada kalması ve yerine oturtmaması. Mesela yahşi hoca ertuğrul' a sünnetinde senin hediyeni kaya şeyhi vericek diyor ama kitap sonunda yahşi hoca bile kaya şeyinden bir haber olduğunu görüyoruz. Onun dışında gündüz beyin ölümü çok ani oldu. Ama lokmanı ölümü ile onu telafi etti diyebilirim. Çünkü onun ölümünün acısını hissettim
Merhaba Söğüt
Merhaba SöğütYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 20212,724 okunma
Izdırabın verdiği intibah zamanlarında, kendi kendini aldatmak, başkalarını kandırmak kadar basit değildir ve insan kendi içindeki adaletten ürkmeye başlar. https://1000kitap.com/kitap/kitap--279843
Reklam
138 syf.
8/10 puan verdi
Ah şu Nerimanlar
Hangimiz zaman zaman bir Neriman' a dönüşmüyoruz ki yahut hangimizin etrafında Nerimanlar yok ki. Bazı yerlerde ona hak verir gibi oluyorsunuz sonra aslında istediği şeylerin başkasının da yaşamını etkilemesi sebebiyle bencil bir insan olduğu kanısına varıyorsunuz. Batılılaşmamak elbette kötü bir şey değil ama bizim burada bahsettiğimiz batılılaşmak yüzümüzü garptan yana çevirmekten kastımız nedir? Yalnızca gösteriş yani dışardan kumaşını değiştirmek mi? Öyle ise İşte bizde bu sebeble Şinasi' ye hak vermek zorundayiz. Ama ben herşeyi geçtim Peyami Safa' nin betimlemelerine kalbimi bıraktım. Bir ruh betimlemesi en fazla bu kadar kendini hissetirebilirdi. Mesela Şinasinin Neriman' i harbiye tramvayina bindiğini gördükten sonra evine gittiğinde odasındaki dağınıklığı görmesi onu Kendi ruh hali ile bağdaştirmasi. Sonrasında uzanmak için bir yer açması gerekirken elini uzatıp ordan bir eşya bile kaldırmakta nasil güçlük çektiğini onu kaldırmak için dakikalarca düşünmesi vs o kadar gerçek o kadar hisliydi ki. O duyguyu Şinasi ile beraber siz de yaşıyorsunuz o hayal kırıklığını çaresizliğini kırgınlığı... Demem o ki Peyami Safa psikolojik romanı hakkıyla vermiş. Hem gereken mesajı verip hemde estetik açıdan mükemmel bir kurgu ile önümüze sunmuş. Daha ne demeli...
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
bambaşka bir dünya: puslu kıtalar
Bu kitabı anlatmaya benim dilim yetmiyor. Yani ne desem bilemiyorum. Önceleri İskender palaya zor dediğim için bir miktar kendime şaşırıyorum. Çünkü şuan ihsan Oktay Anar karşısında İskender pala kalemi daha basit kaçıyor. Biraz kafanız dalginken kaçırdığınız yalnızca bir cümle tüm kitabın akıbetini değiştirebiliyor. Örnek veriyorum ben başlarda
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,4bin okunma
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
dostum gogol
Artık üst üste gogol okuyunca yazarı hemen hemen tanımaya başlıyorsunuz. Bir nevi onunla bağ kurup dostluk olusturuyorsunuz. İşte bundan böyle gogol benim arkadaşım. Onu yavaş yavaş tanimaya başladım bile. Mesela gogol karakterleri öldürmeyi çok seviyor 6 öyküsünden 3' ünde kahraman ölüyor. He ölmedi mi o zaman da ölmekten beter edip delirtiyor zaten. Bu kötü birşey mi? Hayır tabi ki de. Mesela paltoda akaki akakiyeviç ölmeseydi palto palto olmazdı yahut bir delinin anı defterinde kahramanımız deli Hastanesi'nde olduğunu farketseydi o vakit Roman başlı başına değişime uğrardı. Yani demem o ki öykülerin altında bu kadar ince fikirler yatmakla beraber olay akışıda harikulade dizayn edilmiş. Tüm öyküleri bir arada okumak güzeldi. Ama elimde olsa tek tek okumayı yeğlerdim. Çünkü o zaman hepsini ayrı ayrı değerlendirme imkanım olabilirdi.
Bir Delinin Anı Defteri Palto-Burun -Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri Palto-Burun -Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201055,7bin okunma
65 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
üstadın üstadı gogol
İşte belki de yazarların bizlere göre ne kadar daha ince düşünüp bazı olaylar karşısında düşünce tarzının ne kadar farklı olduğunu ortaya koyan en büyük baş yapit diyebileceğimiz bir eser "palto". Yazar yani gogol arkadaş ortamında yaşadığı bir sohbetin etkisinde kalarak bu öyküyü yazmış. Sohbette zamanın birinde adamın birinin çok emek sarfederek günlerce istediği oltayı almak için para biriktirdigini ve sonunda oltayı aldığını ama her ne hikmetse oltayı daha doğru düzgün kullanamadan denize düşürdüğünden ve bunun acısı ile yataklara düştüğünden bahsedip gülüyorlarmis. Gogol ise bunun hiç komik olmadığını düşünüp günlerce bu olay hakkında düşünmüş sonunda bunu palto ile kurgulamis. Ne tuhaf değil mi. Ki zaten dünya çapında adını nam salmış dosteyevski bile biz gogolun paltosundan çıktik demisse bizim bir baska söz söylememize pek bir lüzum yok. Güzel ve inceden, hem öykü hem de yazar...
Palto
PaltoNikolay Gogol · Bordo Siyah Yayınları · 201237bin okunma
Muhayyilemizin derinliklerinden çıkarıp aşkımızın ateşinde kaynata kaynata saf bir cevher haline koyduğumuz ve en mükemmel kadın örneğine göre şekil verdiğimiz putun, kendi istek ve iradesiyle gidip bir gorile teslim oluşu veya çamura batışı, bize iki kat elem verir. Bir yandan, içimizde bir yaradanın, öbür yandan en kıymetli malı elinden alınmış bir insanın yürek acısını duyarız.
Sayfa 115 - Emine' nin goril İsmail' e gitmesi
107 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.