540 syf.
10/10 puan verdi
Nereden başlanır ki buna? Kitap bitti. Bomboş duvara baktım. İzledim... Müzik falan da yok bu sefer. Sessizlik istiyorum sadece. Gözyaşlarım ve sessizlik. Bu evde mümkün değil tabiki bu. Yazmak için geceyarısını bekleyeceğim dedim. Ama işkenceydi bu kendime. Ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki. Nefes alamadım. Gerçekten alamadım. Tuvalete
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,090 okunma
102. yılı kutlu olsun! Bugün bütün profillerde asılı dursun!
İSTİKLÂL MARŞI 🇹🇷 -Kahraman Ordumuza- Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız
Reklam
12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü 🇹🇷 🕊️ "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." #Mehmet Akif Ersoy "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım." #İstiklal Marşı
“Çehrelerin büyük çoğunluğunda izleri belirgin olan sıradanlığın damgası, bayağılığın ifadesi gerçekte şuna dayanır: Bu çehrelerde bunların bilmelerinin istemelerine sıkı sıkıya bağlı olması, bu ikisini birbirine bağlayan sağlam zincir ve bundan ileri gelen, irade ve onun amaçlarıyla ilişki içerisinde olmadıkça şeyleri kavrama imkânsızlığı görünür hale gelir. Diğer taraftan bütün yüksek kabiliyet ve yetenek sahibi adamların birbirlerine (aynı ailenin mensupları olarak kabul edecek denli) aşikâr benzerliğini oluşturan dehanın ifadesi, yüzlerinde aklın iradenin hizmetinden özgürlüğünü, serazatlığı, bilmenin istemeye baskınlığını açık seçik biçimde okumamızda saklıdır. Istırabın her türü istençten-istemeden kaynaklandığı, beri tarafta bilme kendi içinde ve kendi başına ıstırapsız ve sakin-dingin olduğu için, bu onların iradenin ve onun ihtiyaçlarının hizmetine tabi olmayan yüksek alınlarına ve açık, nüfuz edici bakışlarına muhteşem bir görünüm, deyiş yerinde ise tabiatüstü, gayrı dünyevi sükûnet (asûdelik) verir.”
Sayfa 48 - Say Yayınları
"Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. “
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Düşüncelerimi Ön Söz ve Editör değerlendirmesiyle paylaşıyorum
ÖN SÖZ Toprağa bir tohum ektik fakat yeşertip filizlendirmeyi başaramadık. Dünyaya bir can, bir nefes olarak geldik lakin yaşamayı da yaşatmayı da beceremedik. Bu kitapta yaşanmış gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek, yaşananları elimden geldiği kadarıyla hikayeleştirip anlatmaya gayret ettim. Hikayenin asıl karakteri olan Filiz’in
Filiz
FilizMetin Akkuş · Efsus Yayınları · 202446 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.