Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
birkitapbirilktir
birkitapbirilktir
@zyn_
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Sabahattin Ali
TDE ÖĞRT./ EDİTÖR/ SOSYOLOG
@birkitapbirilktir/instagram
182 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Okumaktan keyif aldiğım nadide kitaplardan bir tanesi. Uzun zamandır ihmal ettiğiniz kendinizle başbaşa kalıp sonrasında içsel seyahate çıkıyorsunuz. Kitap bittikten sonra öyle bir dinginleşiyorsun ki sanırsın uzun bir tatilden dönmüş gibisin.
Dönemini anlatan en güzel kitaplardan biri. Bir taraftan başkaldırı diğer taraftan büyük bir aşk. Kitabın sonuna geldiğinde gözyaşlarına insan hakim olamıyor.
Kişisel gelişime merak salacak olanların okuması gereken ilk kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Anlatımın sade ve akıcı olması kitabı sıkılmadan okumanızı sağlıyor. Kitap düşüncelerin ve hayallerin gerçek olabileceği üzerinde durmakta.
Okur Takip Önerileri
Kitap daha çok fark yaratma daha başka sende var olan bilgini farklı yorumu şeklinde kurgulanmış. İçinde kuantum, Kur'an ayetlerine dayanan açıklamalar, fizik kuralları gibi bilgiler var. kuantum mantığı çerçevesinde ve Kur'an ayetlerine dayandırılarak anlatılanlar sana kesin veri sunmuyor. Bir yanı kesin bilgi derjen bir yanın bilimkurgu dedirtiyor.Bir bakıyorsun kayıp kıta Mu' yu anımsatan bilgi parçacığı diğer tarafta kehanet kavramları. Kahinlerin insanlık tarihindeki Altın Çağ'ın kapanıp Karanlık Çağ'ın başladığı hakkında somut olmayan bilgileri görmek mümkün. Kitap bir taraftan bilimkurgu ya da mistik diğer taraftan idda edilen bilgiler Kur'an a dayandıralarak ispatlanma özelliğini içinde barındırmakta. Dili çok az kapalı olmakla genel olarak akıcı diyebiliriz. Tabi bu kitabı özümsemek için Bir Kayıp Kıta Mu, bir kehanet kitabı, bir Secret ve bir NLP ya da kuantum ön bilgisi olursa hımm dedirtiyor. Bu bilgiler olunca ne demek istediği önceki bilgilerle hız=zaman ilişkisinde bağlantı kurmanızı sağlıyor. Zaten kitapda uzay=ilişkisini anlatmakta.
Düşünceler enerjiye,enerjiler atoma, atom da madde olarak tekrar sana döner, bu tam bir kuantum açıklaması. Bu arada kitabın Kur'an'dan alınan bilgileri yorumlayışı aslında bizim bilip ama yorumlayış şeklimize farklı bir yorum getirmekte. Bu açıdan oldukça başarılı buldum. Bir örnek vermek iyi olacak:
Karanlık Çağ için Kur'an'da geçen ayet: Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin sınırlarından geçip çıkmaya gücünüz yeterse haydi geçip çıkın. 'Üstün bir güç'/'yetki' olmadıkça çıkamazsınız-Rahman Süresi-33.ayet
DNA larımıza kodlanan doğal yeteneklerimizin modern hayatla nasıl kaybolup gittiği anlatılmış. Avusturalya yerlilerinden olan Aborjinlerin DNA larında var olan doğaüstü yetenekleriyle anı yaşayıp doğaya zarar vermeden ve doğanın bir parçası kalarak nasıl bir yaşam sürdürdükleri anlatılmaktadır.
Geçmişin pişmanlıkları olmadan, gelecek planları kurmadan ve hiçbir maddi gereksinime ihtiyaç duymadan anı yaşayan insanların yaşamına tanıklık etmekteyiz.
Bataklıktan ibaret olan bir kara parçasının yeniden varoluşunun akıcı ve anlaşılır bir dille anlatıldığı kitapta, özellikle burada gençlerin gücüne ve enerjisine guvenilmekte. Bunu da şu cümleyle anlatmakta, "Beden kaslarından önce beyin kaslarını geliştirmek önceliğiniz olmalı." Bir kez daha eğitimin ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatmakta bu cümle.
Eğitimde dünyanın en iyi beş ülkesinden biri. Finlandiya nın eğitim alanında yaptığı yenilikleri her daim duyuyor ve neden bizde de yok diyoruz?
Bu arada Finlandiya nın kuruluşuyla Atatürk dönemi Turkiye nin kuruluş aşaması birbirine benzemekte.Atatürk se gençliğe ve eğitime önem vermişti. Kendi kendi yeten bir ülke yaratmıştı.
İnsan kendinden olan parçasını bir karşılık karşısında nasıl sevebilir? Yazar bu soruyu farkında olmadan bize soruyor. Sevgi dediğin o sınırı olmayan aşk karşılık içinde verilmemeli.
Çocuğun alması geren sorumluluk yanlış ebeveyn tutumuyla, göreceği sevgi alış veriş mantığının yanlışlarıyla ortaya koymaktadır.
Canım yavrum seni çok ama seviyorum.
Neden beni çok ama çok seviyorsun anne?
Cevap verelim:
Derslerinin hepsi iyi
Misafirlikte çok uslu durdun
Söylediklerimi harfiyen yapıyorsun
Itaatkarsın
Markete gittiğimizde raflara saldırmadın
.
.
.
.
.
örnekleri bu şekilde sıralamak mümkün. Ebeveynler burada sevgimi hakketmen için benim istediklerimi yapmalın. Yapmadığın takdirde seni sevmem ve seni cezalandırırım. Bir çocuk için ebeveynin sevgisini kaybetmek büyük bir korkudur. Yaşı gereği o bunları anlayamaz. Ceza başlı başına yanlış bir tutum.
Toplum olarak yaptığımız yanlışlar gelecekteki bireylerin nasıl yetiştiğini gözler önüne sermekte.
Sen benim yavrumsun ve sen çok degerlisin seni sevmem için illaki senin bir şeyler yapmana gerekmiyor. Sonsuz sevgim senindir. Çocuklar sevgi dolu ortamda büyüdüğünde daha güçlü ve kendini daha değerli görmektedirler. Yazarın muhteşem anlatımıyla ebeveynliğin çok başka bir şey olduğunu görmekteyiz.
Anlamadığın o tuhaf duyguların seninle başlamadığını anlayınca rahatlıyorsun.Senin elinde olmayan tüm kızgınlıklar, pişmanlıklar, üzüntüler..sende olmayan duygular senden gitmeye başlayınca, tüy kadar hafifliyorsun “olman gereken özüne" dönüyorsun. Gerçekte sende olup olmadığının kesinliği olmayabilir ama varsada o kapıyı aralamak, duvarları yıkıp, sınırları ortadan kaldırmak ve bilinçaltının derinlerine bakmak çok güzel! Bende hissettirdiklerini söyleyebilirim ancak. Yaşadığım her olumsuzluğun ardındaki o kapıları tek tek açmak inanılmaz güzel. Her kurtuluşta, her sıyrılışta her bir özgürlükte daha bir seviyorum. Kitaplar bizi bi yapmaya vesile olduğu için her gün daha çok okumak istiyor insan… Kitaplar insanın gerçeğini anlatmakta.Çünkü her karşılaşma, “ben” e merhaba demek. Huzura merhaba..Sen hiç huzurunu kaybettin mi? Elbette ki hepimiz çoğu zaman kaybetmiştir. Başkalarının duygularının altında kalmış, saklanmış, ezilmiş, sinmişti o duygular.Hepsinden kurtulunca çıkıyor ortaya, perde aralandı, gün ışığı içeri girdi . Zaman kaybetmeden hemen kendini ara!
Anlatımı oldukça akıcı, toplamda iki saat gibi sürede bitecek bir kitap.
Çocuklarımıza mahremiyet eğitimi verirken gözden kaçırdığımız küçük ayrıntıların aslında ileride nasıl sonuçlanacağını gözler önüne sermekte.
Çocuğunuzun kıyafetlerini değiştirirken herkesin içinde değil de kendisine ait bir odada ya da yalnızken yapılmasının doğru olacağını ve bu esnada çocuk yalnız bir ortamda bunun yapıldığının farkında olması sağlanmalıdır.
Zararın yabancılardan değil aksine yakın çevrede insanlardan geldiği vurgulanmaktadır.
Okuduğum ebeveyn kitapları içinde birinciliği hak eden bir kitap. Her sayfası her paragrafı her bir cümlesi atlanılmayacak kadar değerli bilgiler içermekte. Kitabı okurken altını çize çizegidersin sonra bir de bakmışsın kitap tümden çizilmiş. Bir an evvel bitirmek yerine yavaş yavaş sindire sindire bitirmek istiyor insan. Bir kez değil birkaç kez okunacak olan kitaplardan. Çocuk eğitmekten ziyade bu tarz kitaplar önce kendi içindekiçocuğu tanıyıp sevmeni sağlar, daha sonra kendi dışına taşmnı ister. Okuyun okuyun okuyun...
İnsanların doğasında kontrole direnmek vardır. Bu söz sanırım çocuk eğitiminde değil aslında sosyal hayatımızda da geçerli bir düşünce olmalı.
Tıpkı çiçekleri sulayan ama açmalarına veya şekillerini ve renklerini seçmelerine yardım etmeyen bir bahçıvan gibi, çocuğunuzu şekillendirmeden yetiştirmeyi öğrenmek. Ebevynlik çocuğun doğasına aykırı olmadan onunla birlikte yolu yürümeli.
Doğa/Tanrı yanılmaz; bir bebeği yirmi yıl içinde yetişkin bir insan haline getirmek sizin işiniz değildir. Sizin sorumluluğunuz ve ayrıcalığınız, çocuğunuz büyürken ona bakmak ve onu yetiştirmek.
Feng Shui'nin özü, dağınıklıktan arınmadır diyor Kingston. Yalnızca yaşadığımız mekanlarda da değil. Yaşamımızın her alanında; bedenimiz, zihnimiz, duygularımız ve ruhumuzda. Dağınık insanlarla dağınık mekanlarda uygulanacak Feng Shui, ahenk yerine ahenksizliği çoğaltır. Geri teper. Nerede olursa olsun dağınıklık, enerjimizi alıp götüren, emip tüketen bir canavar. Ortadan kaldırdığımızda enerji düzeyimiz, yaşama sevinci ve yaratıcılığımız yükseliyor. Dağınıklığın tıkadığı yollar açıldığında bir noktada takılıp kalan yaşamımıza yeni olanaklar akmaya başlıyor. Karen Kingston daha önce yapılmamış bir şeyi yapıyor, dağınıklığın özüne iniyor. Her açıdan ışık tutuyor. Gidermenin yollarını gösteriyor. Bana dağınıklığınızın türünü, yerini, miktarını söyleyin, size ne tür sorunları sıklıkla yaşadığınızı söyleyeyim, diyen bir kitap!
KÜÇÜK PRENS:
DÜŞLERIN SIRLI YANI
Antonie de Saint-Exupery'nin Küçük Prens'ini okurken hem bazı sözcüklerin/kavramların ardına düşüyorum hem de düşlerimizin tozlu yanına bakıyorum. Küçük Prens, bize hayatı gösteren bir kitap. Düşünce akkoru da denebilir. Yaşanmışlıktan yansıyanların bir çocuk/yetişkin gözüyle anlatımı... İnsanlar arasındaki iletişimin yolu, yordamı, yaşananlara verdiğimiz anlam, akkorlaşan düşünceler olarak Exupery'nin anlatımıyla karşımıza çıkıyor burada.
Gerçekliğin gerçekliğine bir o kadar bakış /kavrayışla düşünceye dönüşen sözün kaynağına indiriyor bizi anlatıcı.
Yaşamın oyun, oyunun dainsanın düş evreninin ivmesi olduğu gerçeğini de hatırlatır bize yazar. Çocuklar kadar büyüklerede. Sözü olan bir "hikaye''nin mutlaka bir yerinde kendinizle karşılaşırsınız. Yitmeyen bir duygunun ,sezgisel bir yolculuğun sözcüklerdeki yansısı yıldız yıldız göğe ağarak dilden dile yayılıyor.
Exupery'nin şu sözüne kulak vererek okumaya başlayabiliriz Küçük Prens'i:
''...kitabımın üstünkörü okunmasını istemem. Bu anıları anlatmak öyle acı ki benim için. Dostum,koyununu alıp gideli altı ay oldu. Bu kitapta onu size anlatmayı deniyorsam,onu unutmamak içindir. Dostunu unutmak acı bir şeydir.''
Öfke nöbetlerine nasıl tepki vermek gerekir?
Çocuklar şiddetten nasıl uzak tutulur?
Kardeş kıskançlığını aşmanın yöntemi nedir?
Televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz
etkileri nasıl azaltılabilir?
Oyuncak seçiminde nelere dikkat
etmek gerekir?
Çocuğunuza Kulak Verin, çocukların 2 ila 8 yaş arası dönemdeki gelişimlerini, duygusal ihtiyaçlarını ve ebeveyn olmanın zorluklarını inceliyor. Çocuklarınızı daha iyi anlamak, kişisel becerilerini dikkate alarak yönlendirmek ve onlarla ilişkinizi geliştirmek için yenilikçi bir bakış açısı sunuyor.
Bu kitapla sayesinde çocuğumun neden ağladığını daha iyi biliyorum ve onu susturma telaşına kapılmıyorum. O ağladıkça rahatlıyor ve rahatladıkça stresten uzaklaşıyor.
Bu kitap bittikten sonra bol bol çocuğunuza sarılıyorsunuz. Ben pek onunla konuşmayı başaramadığımda onun ağlama krizlerinde yapabildiğim tek şey ona sarılmak ve inanın o kadar iyi geliyor ki saniyeler içinde susuyor.
Ebeveyn kitapları içinde top on listemde tam bir başucu kitabı. Anneysen kaçırma.
Anne babaların aileleri için istediği aşağı yukarı aynıdır: sakin, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir aile ortamı. Bağırmayan Anne Baba Olmak şiddetsiz iletişimi anlatıyor. Hal Edward Runkel dünyayı ilişki, tek tek sakinleştireceğine inanıyor. Yeni bir metot, “üç günde çocuğunuzu nasıl muma çevirirsiniz” türünden bir ebeveynlik yöntemi sunmuyor
Aksine, kendinize odaklandığınızda ve böylece sakin kalabildiğinizde yaşamakta olduğunuz sorunları hiç yaşamayacağınızı söylüyor. Önerileri uygulamak size sadece çocuklarınızla ilişkilerinizde değil, tüm ilişkilerinizde faydalı olacak. Yeni bir bakış açısı kazanacaksınız ve bu pencereden baktığınızda sizi zorlayan sorunlar bambaşka görünecek. Bağırmadan, öfkelenmeden, “hadi” demeden çocuk büyütmek mümkün, denemeye ne dersiniz?
