Ne sevdim ne de sevmedim diyemeyeceğim. Daha önce bir yazıda;
"Shakespeare’in zamanında tiyatro, kültürlü seçkinler için bir sanat dalı değil, avam bir eğlenceydi. Globe Tiyatrosu, şehrin dışında bulunan, insanların içebildiği, hayat kadınlarını ziyaret edebildiği ve ayı ile köpek dövüşüne bahis oynanabildiği bir yerdi. Gece eğlencesi arayan Erken Modern Dönem köylüleri oyunu anlayabiliyorsa, sen de kesinlikle yapabilirsin!"
diye bir şey okuduğum için bir jet kalkışıyla okumaya başladım. Eserin anlaşılması benim için zor değildi. Avam eğlence gözüyle bakıldığında güldürdüğü yerler de oldu hatta ancak bu metin bir tiyatro metni olduğu için karakterlerin nasıl göründüğünü, bir şeyi söylerken mimiklerle nasıl ilettiğini bilmiyorum, yani okuyan insanlar da bilmiyor çünkü bunun bilgisi verilmiyor.
Bu 42'lik eser neyi söylediğin "Tek başına yeterli anlamı ifade etmez, nasıl söylediğin de önemlidir" dersi verecekmiş gibi geliyor :')
Şiirsel olan anlatımları baya sevdim. Hatta o şiirsel anlatım bazen mimiklerini göremesem de kendimce bir duyguyu da verdi. Bazı yerlerde romantizm, bazı yerlerde komedi hissettim. Tam olarak romantik-komedi(ya da şizofrenite)
Oğuz Aktürk Shakespeare videosunda, unutmayın ki Shakespeare bunları okunması değil oynanması için yazdı, demişti.
O yüzden istedim ki tiyatrosunu da izleyeyim ama bulamadım... o biraz üzdü beni :') ama bazı eserlerinin tiyatrosu varmış. Tiyatrosu olanlara biraz daha çok emek harcamayı düşünüyorum.
Herkese iyi okumalar dilerim.