Hayatımızda her yeni bir hikayeye geçtiğimizde başka bir hikayeyi yarım bırakmış olmazmıyız ve bunu bir çok noktada düşündüğümüzde bir çok alt yol ayrımları ortaya çıkar.
Kitap almaya gidiyorsunuz ve sizin elinizde olmadan kitap yarım kalıyor ve yarım kalan kitaptan dayanak alarak başka bir kitap alıyorsunuz ve o da yarım kalıyor. Bu şekilde on tane kitap alıyorsunuz. Aslında bakmayın kitapların yarım kaldığına, siz kendi hikayenizi yazıyorsunuz ve bu on yarım kalan kitap bir arada, tastamam sizin hikayenizi anlatıyor.
Aslında ön sözde ve kitabın bir bölümünde şuna benzer bir ifade geçiyor: Romanda hikayelerin tamamlanması mı lazım, illaki bir son gerekli mi? Alacağımız şeyleri sonu belli olmayan bir kitaptan alamaz mıyız? Aslında bu soruları kendimize de sorabiliriz.
Yazar ayrıca BİREY olan eski şair ve yazarların yerini artık, kendini ifade etmek isteyen toplulukların aldığını belirterek bir yazar kitapta “ bundan binlerce yıl sonra hiçbir yazarın hatırlanmayacağını ve şansı olan ve kalan kitapların anonim olarak yaşamaya devam edeceğini, önemli olan yazarın değil ne yazdığıdır” yorumunu not düşmüş ve bunun yorumunu tamamen okuyucuya bırakmış.
Okumak ve yazmak fiilleri üzerine bir çok yoruma yer veren yazarın bu kitabını muhakkak okuyun derim.
Bunun yanında, kitabın kurgusu gereği, okurken daldan dala çok atladığımdan, kafamda bütünlüğü sağlamak adına uygun zamanda tekrar okuyacağım.