Bir göç hikayesiyle karşınızdayım bu kez.Uzun bir yol,yol boyunca çıkan engeller,kayıplar var bu hikayede...
Yine de yılmamak,yolun sonuna ulaşmak tek hedef,tek amaç...
Her şeyini yitirmişken kendi yerlerini,topraklarını evlerini,memleketini bırakıp bilinmezliğe sürüklenmek ve sürüklenirken de beraberinde gelen bir dünya sorular yumağı...
Ve kayıplar...
Yitirilenler, yol süresince olduğun yerde kaybettiğin insanını,canını o toprakta bırakmak en zoruydu ve yine yola devam etme zorunluluğu en acısıydı...
Yolun sonunda ki beklentilerin sadece hayalinin kurulduğu, diğer insanların anlattıklarıyla gidilen yerin cennet gibi bir ülke olduğuna inanmak ve inandığını bulamamak hüsranla karşılaşmakta yürek sızlatıcıydı...
Ve gittiğin ülkeye henüz adım atmadan sadece ülke sınırlarına gelmişken ülkenin insanları tarafından istenmediğini,kabul görmediğini hissetmek ve geri dönemeyip ileriye gidememe arasında ki o çaresizlik tüyler ürperticiydi.
Ve ana;
Hikayedeki benim kadınım,anaçlığını,delikanlılığını ailesini bir arada tutma ve reisliğini çok sevdim senin canım kadın...
Senin gibiler o kadar çok ki...
Bu vesile ile babannem idolüm nurlar yağsın üstüne.