Fransa,Fransız ihtilali,realizm ve toplumsal cinsiyet rolleri.Romantizm akımına bir karşı duruş olarak yazılmış Madame Bovary.İlk çağdaş realist roman olarak tanımlanmış.
Fransa’nın ihtilal dönemindeki toplumsal yapısını gerçeklik akımıyla kaleme dökmüş Gustave Flaubert.Toplumun her katmanında görülen yozlaşmayı ele almış.Kadının ve erkeğin toplumdaki algılanış biçimini anlatıyor.Kitapta,erkeğin aklının,kadının ise duygularının ön planda tutulduğunu göstermiş.
Kitabın baş kahramanı Madame Bovary yani sevgili Emma,umduğunu asla bulamayan,sürekli keyifsiz,ait hissedemeyen,eşinin ona karşı sevgisine rağmen sevgiye muhtaç huzursuz bir karakter.Hayalindeki aşkı okuduğu romanlardaki gibi görüyor,istiyor,bu sebeple eşine derin nefret duyuyor.Eşine duyduğu bu nefret hissiyle oradan oraya savruluyor.İşin içinden çıkamıyor daha da yanlış yollara başvuruyor,kendi ahlaki değerlerine ters düşüyor.Eşi Charles bir doktor ve eşine aşık fakat Emma’nın ruhuna dokunamayan,sakin bir karakter.
Kitap boyunca iyi şeyler olmasını beklerken hissettiğim tek şey üzüntüydü.Madam Bovary’nin aşkı aramak uğruna çırpınışları,Charles’in olaylardan habersiz eşine bağlılığı...Bunları okumak pek kolay olmadı benim için.Son olarak şunu da belirtmek isterim ki okuması zor bir kitaptı.Yazarın ağır bir dili,uzun uzadıya betimlemeleri beni hikayeden kopardı,odaklanamadığım kısımlar oldu.İyi okumalar.