Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rant

160 syf.
·
Puan vermedi
John Wick'in origin hikayesini merak ettiğim için okudum ama zevk vermiyor. Çizgi roman okuduğunuzu hissetmiyorsunuz. Belki çeviridendir ama çok zorlama olmuş. John Wick'in bir geçmişi yok diyip konuyu kapatsalar daha da yakışırdı karaktere. Çizgi roman şovuna gerek yok. Chuck Palahniuk de yaptı bunu, nitekim içine sıçtı.
John Wick, Vol. 1
John Wick, Vol. 1Greg Pak · Dynamite Entertainment · 201935 okunma
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Üç kitap bir arada olduğu için bir bölüm "Canavar Y.raklar" kısmını, bir bölüm de "Çivisi Çıkmış Boklu Dünya" kısmını okudum. En son da "Agnes Cuddlebottom'ın merkezine yolculuk" kısmını. Böylelikle çabuk bitti. Kitap okunması kolay, eğlenceli bir kitap. İlk bölümde penisini büyütmek isteyen bir adamın günlüğünü okuyoruz. İkinci bölümde Agnes Cuddlebottom diye birisinin merkezine yani anüsüne ayak basan tıbbi ekibin röportajını okuyoruz ve operasyonun detaylarını öğreniyoruz. Üçüncü bölüm ise bir Çizburgerin macerası. Bildiğimiz çizburger. Şişmanları sevmiyor. (haklı sebepleri var kızmıyorum) İşte böyle akla hayale gelmeyecek konulardan bahseden garip ama güzel bir kitap. Okunabilir, eğlenceli vakit geçirme garantisi veriyorum. Ama okumasanız hiçbir şey kaybetmezsiniz.
Çivisi Çıkmış Boklu Dünyanın Azgın Pompacıları
Çivisi Çıkmış Boklu Dünyanın Azgın PompacılarıMykle Hansen · Altıkırkbeş Yayınları · 201274 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Uykum gelsin diye uygulamada şiir kitabı arıyordum bir de baktım ki Bülent Ecevit'in şiir kitabı. Açtım, şiirlere gelene kadar uykum geldi... Çok uzun bi' önsözü var. Neden şiir yazdığına dair açıklamalarda bulunuyor. Samimiyet dolu. Kendisinin asıl mesleği şairlik olmadığından, yani bu yönüyle tanınmadığından olsa gerek şiirlerini okurken bi'
Bir Şeyler Olacak Yarın
Bir Şeyler Olacak YarınBülent Ecevit · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2009378 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
384 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İncelemeleri artık elimden geldiğince kitapla eş zamanlı olarak yazmayı düşünüyorum. Şu an ellinci sayfadayım ve kitap gayet akıcı. Betty ve baş karakter arasındaki ilişki karakterlerine ve yaşadıkları hayatlara zıt değil. Vıcık vıcık "ah ben onsuz n'aparım" demeden de aşk betimlenebiliyor demek ki. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bi Tutku
Betty Blue
Betty BluePhilippe Djian · Ayrıntı Yayınları · 2018460 okunma
175 syf.
·
Puan vermedi
Nefret, mizojinizm ve genelleme içeren bir kitap... Öyle ki kitabın yarısına kadar yazarını erkek zannetmiştim. Feministlerden dayak yemesi şaşırtıcı değil. Kitapta söylediği şeyler genellikle doğru. Nasıl mı doğru? Falanca bir yerden işe yaramaz, bir gayesi olmayan, kötü niyetli, sömürücü bir kadın seçelim ve onun bu özelliklerini bütün kadınlara mâl edelim. Söyledikleri yüzde yüz doğru olacaktır. Aynı şey işe yaramaz, gayesi olmayan, kötü niyetli bir erkeği seçtiğimizde de geçerli olacaktır. Kadınlık Maskesi kısmında söylediği cinsel organlar hariç kadınla erkek arasındaki fark toplum tarafından oluşturulmuştur şeklindeki ifadesi gayet doğruydu mesela. Ama bu değişim sürecinin her kadında aynı olduğunu düşünmüyorum. Söylediği, anlattığı kadınların neden öyle olduğu da apaçık ortada. Erkek egemen sistem... Kadınlar kadınlığını kullanarak kendini garanti altına almak istiyor diyor. Ataerkil bir sistemde bunun neresi ofsayt?
Kadınlar Melek Değildir Ancak Öyle Görünürler
Kadınlar Melek Değildir Ancak Öyle GörünürlerEsther Vilar · Lanse Kitap · 198810 okunma
Reklam
66 syf.
·
Puan vermedi
Atatürk'ün din ile ilgili yaptıklarını, dine bakış açısını özetleyen, okunması ve anlaşılması gayet basit bir kitap. El kitabı gibi aslında. Baskısından ötürü bende öyle bir hava yarattı sanırım. (baskısı yazarın kendi baskısı fakat gayet kaliteli bu arada) Çoğu bilgi geçerli ve sağlam kaynaklara dayandırılsa da yer yer anlatılan kıssadan hisse
Atatürk, CHP ve Din
Atatürk, CHP ve Dinİhsan Özkes · Yazarın Kendi Yayını · 201211 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
105 günde okudu
Bi' dış sesin eşlik ettiği sıfır diyaloglu bir fransız filmi izlemek gibiydi. Çok uzunca bir sürede okudum. Yeraltı edebiyatına aşina birisi olmama rağmen yer yer bunalttı. Her kitabı bir mekanla bağdaştırıyorum okurken, bu kitap da bana Okmeydanında bir harabeyi hatırlattı. O harabenin yanından çocukken geçmiştim ve bana çok ürkütücü gelmişti. Sadece Okmeydanında olduğunu biliyorum, mahallesini sokağını bilmem. Haritada gösteririm, bıraksanız giderim ama üzerine düşünmem. Bu kitap da aynen orasıydı. Öyle uzakta, geçerken gördüğüm ürkütücü bi' harabe gibi. Çok keyif almadım ama okuduğuma pişman değilim. Okurum mesela ama yazarını aklıma kazımadım. Konusu tanıtım bülteninde yazandan ibaret. Günlük okur gibi geliyor zaman zaman, bu iyi bir şey çünkü karakter size kendini tanıtmaya çalışmıyor.
Zenith Oteli
Zenith OteliOscar Coop-Phane · Ayrıntı Yayınları · 2019104 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Dört beş senedir bu kitapla bakışıyoruz. Belki de daha uzun bir süredir, bilmiyorum. Bana hep "Ferrarisini Satan Bilge" ve "S*ktir et" havasında, çok satan ve çok okunan bir kitap izlenimi vermişti. 1000kitapta iki okunması olduğunu gördüğümde şaşırdım bayağı. Yazar, mizahi bir dille "doğasından" uzaklaşmamış gerçek kedileri anlatıyor. Yazarın deyimiyle gerçek kediler tasmalardan hoşlanmaz, avlanır ve yemek seçmezler. Yine yazarın deyimine göre gerçek kediler yüzleri mengeneyle sıkıştırılıp üzerine çorap geçirilmiş bir çekiçle defalarca vurulmuş gibi görünür Kitap her kedi besleyenin başucunda bulunması gereken bir başyapıt. (Şaka yapıyorum) Bu yalnızca boş zamanınızı eğlenceli bir şekilde geçirmenizi sağlayacak hoş bir kitap. Bir numarası yok, sadece eğlenceli. Çerez niyetine okunabilir. Son olarak, yazarın aslında bu kitapla doğamızdan ne kadar uzaklaştığımızı, her şeyin bir tüketim malzemesi haline getirildiğini eleştirdiği fikrini düşünmek istemiyorum. Bunu eleştirmenin daha güzel yolları var. Ben bu kitabın yalnızca bir "kedi" kitabı olduğunu düşünüyorum.
Yozlaşmamış Kedi
Yozlaşmamış KediTerry Pratchett · İthaki Yayınları · 201117 okunma
350 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Emrah Serbesin iyi yaptığı bir şey varsa o da ergen kitabı yazmaktır. Kötü manada söylemiyorum. Karakteri ergen olan bir kitap yazmaktan bahsediyorum. Sarmadı beni. Açıkçası atlayarak okudum. Müptezeller kitabını da okuyamamıştım. Erken Kaybedenler'in tadını vermiyor hiçbiri. He kitap kötü mü, değil. Çok uzatılmış sadece. Yüz-yüz elli sayfalık bir öykü olsaymış daha güzel olurmuş gibi geldi. Özellikle başlarda çok betimleme var. Rahatsız oldum. Okumasanız da olur.
Deliduman
DelidumanEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20204,534 okunma
206 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Kitabın ismini ilk gördüğümde beynimden vurulmuş gibi olmuştum. Nasıl benim aklıma gelmez diye isyan ettim. Sonrasında satın almak için internete baktım ama 200₺ olduğunu gördüm. (imzalı yedinci baskısıymış yeni baskısı on lira civarıymış sonradan öğrendim) Haliyle almaktan vazgeçmiş, zamanla da kitabı unutmuştum. Geçenlerde okul çıkışı sahaflara bi' göz gezdireyim derken "Tanesi üç lira" kısmında göz göze geldik. İşte böyle aldım kitabı. Sağ olun. Kitap İlhan Selçuk'un denemelerinden ibaret. Ne yalan söyleyeyim iyi deneme. Arada sıksa bile sırf satır aralarındaki tespitler için noktasını virgülünü atlamadan okursunuz. Adından da anlaşılacağı üzere düşünce özgürlüğü teması ağır basıyor kitapta. Düşünmeye itiyor, her kitap gibi inceden değil de direkt "düşünce"ye yöneliyorsunuz. Okumasanız da olur mu? Olur. Ama okusanız iyi olur.
Düşünüyorum Öyleyse Vurun
Düşünüyorum Öyleyse Vurunİlhan Selçuk · Çağdaş Yayınları · 1985192 okunma
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Dizide cevap bulmayan en önemli soru olan "Zuko'nun annesi" konusu açıklığa kavuşturuluyor. Zuko'nun annesine ne olduğunu, Ateş lordu Ozai ile evliliğinden öncesine giderek detaylıca anlatıyor. Seriden sonra çıkan çizgi romanların içinde en iyisi diyebilirim.
Avatar: The Last Airbender - The Search
Avatar: The Last Airbender - The SearchMichael Dante DiMartino · Dark Horse Books · 2014211 okunma
51 syf.
7/10 puan verdi
Telefonunuzun ekranını burnunuzun ucuna değdirerek yazıyı okumaya çalışın. Okuyamadınız değil mi? Şimdi de telefonu üç metre uzağınıza koyup okumaya çalışın. Yine olmadı sanırım? Peki ideal mesafeden nasıl görünüyor? Jose Saramago kendimize dışarıdan bakmadıkça, benliğimizden uzaklaşmadıkça kendimizi asla keşfedemeyeceğimizi söylüyor. Gerçekten kim olduğumuzu öğrenmek için benliğimizi terk etmek gerekiyor. Eğer bilinmeyen bir ada bulmak istiyorsak, kendimizi keşfetmek istiyorsak bu yolculuğu ne pahasına olursa olsun yapmalıyız. Gemimiz çürük olabilir, tayfamız bir kişiden ibaret olabilir, yalnız bile olabiliriz. Fakat bunu yapmak zorundayız. Kendimizden uzaklaşmak zorundayız. Ama dikkat edelim fazla uzaklaşmayalım. O zaman da kendimize yabancılaşırız.
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Bilinmeyen Adanın ÖyküsüJosé Saramago · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200123,2bin okunma
167 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Aynı anda aynı kıza aşık olan iki yakın arkadaşın hikayesi gibi görünse de daha çok anlatıcının (Ender) yakın arkadaşına (Çetin) duyduğu sevgiyi anlatan bir kitap. Tabi bunu sade ve net bir şekilde değil, dolaylı yoldan anlatıyor. Bir anıyla, birkaç cümleyle anlatıyor. Kitap boyunca Ender'in Çetin'e duyduğu sevgiyi, bağlılığı hissedebiliyorsunuz. Sonunda da her şeyin birer yaşanmışlık olduğunu, bâki kalanın arkadaşlık olduğu mesajını veriyor biraz. Kitapta olup biten her şeyi sakin, naif bir tavırla okuyorsunuz çünkü kahramanlarımız ne yaşarsa yaşasın hepsinin acısını içinde yaşıyor. Bağırıp çağırmalar, sinir krizleri yok. Her şey çok sakin ve durgun. Ölüm gibi. Kitaptaki her şeyin tetikleyicisi olan, aslında baş karakter olan ölüm gibi. İtiraf etmek gerekirse kitap bende bir şey uyandırmadı. Bazı cümleler çok "çay edebiyatı"ydı fakat nedense bir çırpıda okudum. Başarılı buldum ama aynı zamanda hayal kırıklığı yaşadım. Kitabın sonuna kadar hep bir şeyler olacak diye bekledim ama olmadı. Nasıl başladıysa öyle bitti. Yine de keyifliydi.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bizim Büyük ÇaresizliğimizBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20208,1bin okunma
370 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sene 2016 ya da 2015. Okulumuza gelen Feride Tekin'e hiçbir şey anlamadığım bu kitap hakkında sorular soruyorum. Feride Tekin kim bilmiyorum. İşte bende böyle bir fotoğrafı var bu kitabın. Başka da bir şey yok. Kitabı da zorla okutmuşlardı zaten. Feride Tekin de bunu biliyordu fakat ne diye BAKATL'a gelmişti anlam veremiyorum. Kitabı tamamen okuyan tek kişi bendim, biliyordum çünkü etkinlik kitaplarının okunup okunmadığından sorumluydum. Kimse okuyamıyordu kitabı. Fakat yazara en az iki tane soru sormaları gerekiyordu. Nasıl yaptılar, nasıl yaptık bilmiyorum. Hatırladığım tek şey ortam bir dakikalığına sessizleştiğinde, genç sayılabilecek Feride Tekin'in yüzündeki o ifade yüzünden ayağa kalkıp "Kitabınızda Türk mitolojisinden izler görmek mümkün" diye başlayan o soru. Verdiği cevabı bile hatırlamıyorum. Tek istediğim etkinlik boyunca baktığım o noktadan kurtulup tuvalette sigara içmekti. O zamanlar ne içiyordum onu da bilmiyorum. Neyse ne, pek iyi bir kitap değildi. Kusura bakma Feride Tekin. Ama üzülme bu senin kötü bir yazar olduğunu göstermez. Belki bir kitap daha yazmışsındır ve o çok güzeldir, Kinyas ve Kayra falan gibidir belki. Kim bilebilir ki?
İğde Mevsimi
İğde MevsimiFeride Tekin · Yazarın Kendi Yayını · 201511 okunma
298 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Beş senedir bende olan, defalarca okumaya çalışıp okuyamadığım bir kitap bu. 2019a nasipmiş. Adından da anlaşılacağı üzere Cengiz Han'ın doğumunu ve gerçekten Cengiz Han olmadan önceki badireli hayatını okuyoruz. Dağcı'nın tek tarihi romanı olma özelliği bir yana, Dağcı'nın okurken ilgi duymadığım tek kitabı olabilir. Cengiz Han'ın hayatını defalarca okumuş, defalarca izlemiş birisi olarak bana bildiğim şeylerin dışında bir şey vermediğinden kaynaklı bu durum. Evet, bu bir tarihi roman ve tarihi romandan beklentim tarihin değiştirilerek eğilip bükülerek anlatılması değil. Burada Cengiz Dağcı'nın yazımıyla bir problemim yok. Zaten bildiğim şeyleri okurken sıkılmamla alakası var. Çünkü kitaba konu olan kişilik artık dünyaya mâl olmuş bir kişilik ve dünyada en çok tanınan tarihi liderlerden biri. Ama iyi bir kitap mı? Evet. Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam kitapları kadar iyi mi? Hayır. Okunur mu? Kesinlikle evet.
Genç Temuçin
Genç TemuçinCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 2000210 okunma
216 syf.
1/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*Spoiler içerir* Hayatımda okuduğum en basit ve yavan kitap diyebilirim. 2016 senesinde liseye giderken ön sıramdaki arkadaşımdan bir dersliğine ödünç alıp bir derste bitirmiştim kitabı. Yani yaklaşık kırk dakikada. O kadar basit bir üslubu var. Baş karakter de dahil kitaptaki bütün karakterler peri masalından fırlamış gibi. Yazar yapmacık olayları bize gerçekte olabilecekmiş gibi aktarmış. Ve bu cidden hoş değil. Kitapta üst üste gelen tesadüfler, çeşitli ilginçlikler artık belli bir sayfadan sonra insanda kusma isteği doğuruyor. Yahu hoşlandığın kadınla Büyükadadasınız, dönüş vapuru kaçmış, otelde kalacaksınız ama otelde yer yok ve bu yüzden aynı odada kalıyorsunuz. Böyle bir tesadüf var mı? Böyle bir yavanlık hangi hikayede var? Kısacası hiç tavsiye etmiyorum. Okunacak bir sürü kitap var. Gidin onları okuyun.
Korkma Kalbim
Korkma KalbimAhmet Batman · Destek Yayınları · 20155,4bin okunma
Reklam
244 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Oyun oynadıkları arsa uğruna canla başla mücadeleye giren, hatta sağlıklarını bile hiçe sayan çocukların hikayesi. Sokakta kirlenmiş çocukların hikayesi. Hayallerinde yarattıkları orduyla gerçek orduları yenebilecek kadar güçlü çocukların hikayesi. Kısacası Pal Sokağı Çocuklarının hikayesi. Sonucu ne olursa olsun inandıkları şeyden vazgeçmeyen, insanlara basit bir arsa gibi görünen "yaşam alanlarını" stratejik bir şekilde savunmaya çalışan kahramanlarımızın yer yer gülümseten, yer yer duygulandıran maceralarına tanık olacağınız bu kitabı çok beğeneceğinize eminim. Holden Caulfield, Huckleberry Finn, Oliver Twist gibi karakterlere olan sempatim sayesinde okumaya karar vermiştim. Eğer sizin de saydığım karakterlere sempatiniz varsa, onların maceralarına tanık olmaktan hoşlanıyorsanız düşünmeden okuyun derim. Sokakta büyümüş son nesile mensup olan herkes Pal Sokağı Çocuğudur. "Pal Sokağı Çocukları buradaydı."
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,8bin okunma
204 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Bir solukta bitirdiğim bir Alper Canıgüz kitabı daha. Basit cümlelerle, olayı dallandırıp budaklandırmadan, çetrefilsiz bir şekilde karakterimizin başına gelen her şeyi tek seferde aktarıyor bize Alper Canıgüz. Ve yazarımızın en sevmediğim, aynı zamanda en sevdiğim yönü de bu galiba. Kitabın hikayesi her ne kadar eğlenceli olsa da tıkanışlarla doluydu, işte şimdi sıçtı dedikçe eğlendirmeye devam etti. Sonlara doğru iyice sıçtı dedim, son üç sayfasıyla beni yerle bir etti. Özellikle Fezai beyden gelen "Deus Ex Machine" başlıklı mektup beni duygulandırdı. Ben sonunu anlayabilmiş değilim kitabın. Ama anlamak da istemem açıkçası. Böyle iyi. Aferin. Güzeldi. Eğlendim.
Gizliajans
GizliajansAlper Canıgüz · İletişim Yayınları · 20135bin okunma
204 syf.
·
Puan vermedi
·
47 günde okudu
Başlaması güç bırakması zor
Bu kitabın ilk beş sayfasını kırk yedi günde okudum. Geriye kalan yüz doksan dokuz sayfayı ise dört saatte. Aralıkta başladığım, başlamaya yeltendiğim bu kitabı an itibarıyla bitirmiş bulunuyorum. Başlayınca bırakamayacağınız bir roman. Beş yaşında olmasına rağmen koskoca emniyet teşkilatının çözemediği bir cinayeti aydınlatıyor kahramanımız. Bu cinayeyi çözerken yaşadığı olaylar, aklından geçen absürd hikayeler, hayali arkadaşlar bağımlılık yaratıyor bünyede. Alper Canıgüz'ün felsefe, edebiyat ve nöroloji(?) alanlarındaki bilgi birikimini de es geçmemek lazım. "Çok sıkıldım, ne okuyacağım?" diyenlerin ve biraz eğlenmek isteyenlerin, aynı zamanda boşa vakit harcamak istemeyenlerin kurtarıcısı olabilir bu kitap. Deneyin derim. Çerez niyetine gider. (Şaka yapıyorum Alper, esaslı adamsın. Harbiden.)
Oğullar ve Rencide Ruhlar
Oğullar ve Rencide RuhlarAlper Canıgüz · İletişim Yayınları · 202010,9bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
315 günde okudu
Orada mısın Chuck?
Benim ben, Berkay. Bu kitabını bir senede okudum ama bu benim problemim. Eğer Chuck Palahniuk seviyorsanız ve Lanetli'yi okumadıysanız bu kitabın bir Görünmez Canavarlar, bir Gösteri Peygamberi, bir Çarpışma Partisi olmadığını söylemek isterim size. Karakterimiz Madison Spencer neredeyse her Chuck kitabında olduğu gibi gibi otoriter, içine kapanık bir lider. Tek farkı on üç yaşında bir kız olması. Ve tabii ölü olması. Bu açıdan Chuck'ın diğer karakterlerinden tamamıyla ayrılıyor. Ayrı bir yeri var Madison Spencer'ın. Okurken hayranlık duyacaksınız bu küçük şişkoya. Keyifli, biraz sürükleyici ve şaşırtıcı derecede olağanüstü bir kitap. Çünkü toplumsal tenkitlerle, ustaca kullanılan hiciv sanatıyla, eser miktarda aşk ve şiddetle bezenmiş. Dediğim gibi, bir Görünmez Canavarlar değil ama kesinlikle okunması gereken bir Chuck Palahniuk kitabı.
Lanetli
LanetliChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 2020694 okunma
119 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Güzel bir kitap. Fakat sıkıldım. Sebebini birazdan açıklayacağım. Güzel olan en iyi yanı yazarın iki farklı karaktere de kusursuzca bürünebilmesi. Çeviriden midir bilmiyorum ama biri bana gelip "bu kitabı iki kişi yazmış" dese şaşırmam. Bir diğer güzel yanı da sanki gerçekten iki kişinin mektuplarını okuyormuşum hissi vermesi. Yani hitaplar, sevgi sözcükleri o kadar gerçek ki... "Yaşamaktan utanıyorum Varenka!" Şimdi gelelim neden sıkıldığıma; beni huysuz bir ihtiyar gibi görebilirsiniz fakat ben de Rus edebiyatı okumaktan utanıyorum. Yani, Rus edebiyatının bayağı veya kötü bir edebiyat olduğunu söylemiyorum. Kendimden utanıyorum Rus edebiyatını okurken. Hoşlanmıyorum çünkü, sevmiyorum. Herkes Dostoyevski överken ben ağzımı büzmekten hoşlanmıyorum. Pekala iyi bir yazar olabilir, bunu kabul ediyorum fakat bana tat vermiyor. Belki de bunun sebebi Dostoyevskinin "insanları sevme ve onlara acıma" duygusunu gözümüze sokmak isteyişidir. Oğuz Atay'ı niçin okuyamadığımı da çözmüş oldum böylelikle. Zorla değil ya.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Varlık Yayınları · 201662,2bin okunma
136 syf.
4/10 puan verdi
·
328 günde okudu
Aylar önce yarım bıraktığım bu kitabı an itibari ile bitirmiş bulunuyorum. Yoruldum. Evet, okurken yoruluyorsunuz. Belki de benim ite kaka okumamdan ötürüdür bu yorgunluk, bilemiyorum. Köpek Kalbini bir çırpıda okumuştum oysa ki. Köpek Kalbi ve Ölümcül Yumurtalar gözümde iki ayrı kitap değil de birbirine entegre kitaplar gibi gelmişti her zaman, fakat maalesef Ölümcül Yumurtalar bana Köpek Kalbinin verdiği keyfi vermedi, veremedi. Üzgünüm. Ve son olarak; bu kitap benim gözümde bir sistem eleştirisi değildir. Bu kitap Bulgakovun Rus halkına, Rus halkının cehaletine bir sitemdir. Bulgakov halkının cahilliğine fena kızmış anlaşılan.
Ölümcül Yumurtalar
Ölümcül YumurtalarMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,713 okunma
Reklam
170 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Gördüklerimizi nasıl algıladığımızı açıklayan bir kitap. İlgi çekici ve genel kültür tadında bilgiler içeriyor. Okuması kolay. Zaten 170 sayfalık kitabın 70 sayfası resimler. Anlatım da bu resimler üzerinden gerçekleşiyor. Muhteşem tespitler var. Esasen BBC'de yayınlanan "Görme biçimleri" adlı programdan yola çıkılarak hazırlanmış. 7 tane deneme var içinde. Sırası yok. İstediğiniz sırayla okuyabilirsiniz. İçerik olarak benim dikkatimi çeken konulardan birisi de toplantı salonlarına nü resimlerin neden konduğunun açıklanmasıydı. Başaramadığını düşünen, baskı altında hisseden kişi kafasını kaldırıp nü resme bakıyor ve kendisi için soyunduğunu düşündüğü kadın ona güç veriyor. Bu tip cinsiyet yorumları bolca var kitabın içinde. Örneğin "Man act women appear" terimi de açıklanıyor. Mesela bir adamı bağırıp çağırırken, abartılı ve keskin jestler yaparken görünce gerçekten kızgın olduğunu ve bunun doğal olduğunu düşünüyoruz ama aynısını bir kadın yaptığında kızgın olduğunun anlaşılması için bunları yapmacık bir şekilde bilinçli olarak yaptığını düşünüyoruz. Kadınların edilgen olarak algılandığını savunan bir cinsiyet yorumu var arkasında. Bu tip bilgileri merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Okurken eğleneceğinize eminim.
Görme Biçimleri
Görme BiçimleriJohn Berger · Metis Yayıncılık · 20205,7bin okunma
512 syf.
7/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Öncelikle, küfürden hoşlanmayan bir yapıdaysanız bu kitaptan uzak durun derim. Hassas bünyeler için ezici şekilde rahatsız edici bir dili var. Bu açıdan bir problem yoksa rahatlıkla okumaya başlayabilirsiniz. Kitabın beş yüz on sayfa olması filmini çok sevdiğimden dolayı başlarda hoşuma gitmişti. Filmde olmayan bir sürü detayı yakalayabileceğimi düşündüm. Karakterle daha çok bağ kurabileceğimi, okuma zevkimi katlayacağını düşündüm. Fakat üç yüz sayfasını okuduktan sonra son iki yüz sayfayı sindirmek o kadar kolay olmadı ve kitabın bitmesi için dua ettim. Yazarımız feci halde uzatmış konuyu, çoğu bölüm kendini tekrar ediyor gibiydi. Kahramanımız bara girer, eve gider, merkeze gider, kadınlarla takılır. Olay akışı bu şekilde. Bu yüzden bir ayda ite kaka zor okudum. Bütün bu zırvaların dışında kitabı çok beğendim, beni yorsa da bittiğine üzüldüm. Çünkü Bruce Robertsonla sağlam bağ kurmuştuk. Bruce Robertson, bir yere veya bir kimseye ait olamamanın verdiği burukluktur. Ne hissediyorsun? İstediğiniz kadar sevin, sevilin. Aidiyet kavramının bilincinize işlediği çocukluk çağınızda aidiyet hissetmediyseniz ölene kadar da ait olamayacaksınız demektir. Ne hissediyorsun? "Onları yenemiyorsan onlardan olmalısın." Aynı kurallar geçerlidir.
Pislik
PislikIrvine Welsh · Nora Yayıncılık · 201870 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazarın en en en en son okunacak kitaplarından birisi. Konuyu ve olayları yazarın karmaşık anlatımından dolayı kaçırabilirsiniz. Öğğk Casey'nin dilden dile dolaşan hikayesi. Öğğk aslında biri değil veya biri olmak için çabalamıyor. Öğğk bir efsane veya Çarpışma Partisi'nin Tyler Durden'ı da değil. Öğğk sadece geçerken uğradı, o kadar.
Çarpışma Partisi
Çarpışma PartisiChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 2013268 okunma
240 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Estetiksel açıdan herkesin kusursuza yakını aradığı bir devir. Televizyonlardaki esas oğlanların ve esas kızların Yunan tanrılarından daha çekici oldukları bir devir. Reklam panolarında görünen kusursuz vücutlu insanlar... Gerçek insanlar böyle mi görünüyor? Gerçek servetimiz biçimli ve çıkık kalçalarımız mı? Göğüslerimizin büyüklüğü insan olarak bize artı bir yön mü katar? Penisimizin uzun olması bizi mutlu mu etmeli? Kitap, sahip olduğumuz her estetik güzelliğin, bir gün ellerimizden kayıp gidebileceği gerçeğini yüzümüze vuruyor. Chuck Palahniuk'un başka bir kitabında da dediği gibi: "Sahip olacağın her şey, bir gün kaybedeceğin şeylerden sadece biridir."
Görünmez Canavarlar
Görünmez CanavarlarChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20132,188 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. İlk üçe rahat girer. Anlatımı, sıkmaması, akıcılığı, özgünlüğü; her şeyiyle muhteşem bir eser. Henüz ergenlik çağında bir genç. Aşkı tatmış, dostluğu ve aile hayatının karmaşasını tatmış, hatta ölümü bile tatmış. Aslında Z kuşağının temel problemi işleniyor kitapta. Hızlı yaşama ve erken ölme isteği. Z kuşağının yaşamının bir anlamı yok, her şeyi kısa sürede tüketip bitiriyorlar. Bu da onları doyumsuzluğa ve sabırsızlığa itiyor. Acele ediyorlar, bekleyemiyorlar. Ölümü bile. Kitabın sonu ise "bazen doğmak için defalarca ölmek gerekir" gibi ilginç bir cümle kurduruyor insana.
Adam Strand'ın Otuz Dokuz Ölümü
Adam Strand'ın Otuz Dokuz ÖlümüGregory Galloway · Ayrıntı Yayınları · 2015187 okunma