Çağımız iki bakımdan şanslı sayıla bilir. G e ç m i ş açısından tüm kültürleri ve onların ortaya koyduklarını tadıyoruz ve tüm zamanların en soylu kanıy la besleniyoruz, bağrından bu kültürlerin doğduğu güçlerin büyüsüne, onlara geçici olarak zevkle ve ürpertiyle teslim olabilecek denli yakın duruyoruz hala: eski kültürler ise sa dece kendi kendilerinin tadına bakahilmişler ve kendilerin den ötesini görememişlerdi, daha geniş ya da daha dar ka vis li bir kapak örtülmüş gibiydi üzerlerine; gerçi ışık düşüyordu buradan üstlerine, ama bakışları bunun dışına çıkamıyordu. G e 1 e c e k açısından ise, tarihte ilk kez insani-evrensel, insanların yaşadığı tüm yeryüzünü kuşatan hedeflerin mu azzam ufku açılıyor önümüzde. Aynı zamanda bu yeni gö revi kibirlenmeden, doğa-üstü yardırnlara gerek duymadan üstlenebileceğimiz güçlerimizin bilincinde olduğumuzu da hissediyoruz; çabamız istediği gibi sonuçlanabilir, güçleri mizi abartmış olabiliriz, en azından hesap vermek zorunda olduğumuz hiç kimse yok kendimizden başka: insanlık bu andan itibaren kesinlikle ne isterse onu yapabilir - çünkü olağanüstü insan-arılar var ki, tüm şeylerin çanağından her zaman sadece en acı ve en sıkıcı şeyleri emmesini biliyor lar; - ve aslında her şeyde biraz vardır bu bal-olmayandan. Bu kişiler çağımızın betimlenen mutluluğunu kendilerince duyumsayabilir ve hoşnutsuzluk kovanlarını doldurmaya devam edebilirler.
Sayfa 86
1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam 1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.) 2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam 2. (Bütün varlıklar
Reklam
Soruyor yedi yaşında bir çocuk: - Niye bu silah sesleri, niye bu ölümler baba?
Soruyor yedi yaşında bir çocuk: - Niye bu silah sesleri, niye bu ölümler baba?
Sayfa 25 - alacakaranlıktaki ülkeKitabı okudu
Benim Mutsuz Çocukluğum
Benim mutsuz çocukluğum, bulanık Bir asık yüz gölgesinde titreyerek Baba korkusuyla geçti. Sevinç bile sert eserdi odalarda Susmak saygı, gülmek ayıp, izinsiz Konuşmak en büyük suçtu. İlkyazımda filizimde dalımda Çocuk kusurlarımda, çocuk suçlarımda. O rüzgâr yıllarca, yıllarca esti Sanki üzerimden yeryüzü geçti Gövermedi gövermiyor bir türlü Yüreğimde ezilen yaşama tutkusu.
Çoklarının olduğu gibi
“Bak şu ay var ya, tıpkı onun gibisin, ne ısıtıyorsun, ne üşütüyorsun insanı. “
Reklam
1.000 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.