Karl Marx zengin, Rhineland ailesinden geliyordu ama yetişkinliğinin ilk yıllarını asi bir filozof olarak geçirmiş, emniyeti liberal Britanya'da bulmuştu. Yardımcı yazarı ve finansal destekçisi Friedrich Engels ile tarihsel ilerlemenin saf, maddesel bir görüşünü savunuyordu; zengin sermaye sahipleri, sanayi ve gerçek zenginliği üreten işçiler arasındaki mücadele sonunda komünist bir dünyayla sonuçlanacaktı. Bu dünyada işçi sınıfı emeklerinin tüm değerini kontrol ediyor, devlet ise -monarşi, burjuvazi, parlamenter veya cumhuriyetçi bir sistem- ortadan kalkıyordu. 1848'de çıkan Komünist Manifesto'da isyancı Alman işçilerine seslenirken oldukça açık, keskin ve betimleyici bir dil kullanmıştı. 1867- 1894 arasında yazılan en büyük eseri Kapital; görüşünün kalbinde yatan bilimsel gerçeği göstermek için istatistikler kullanmıştı. Yirminci yüzyıl devrimcilerinin seküler incili haline geldi, gerçi Marx devrimin gerici Rusya yerine ilerici Almanya veya Britanya'da başlamasını bekliyordu. Marx'ın çalışmaları Avrupa'nın aşırı sosyalistleri arasında kendilerine yer buldular fakat o dönemde Hristiyanlıkla renklendirilmiş ve daha ılımlı olan sosyalist siyasetin parlamenter görüşleriyle karşılaştırıldıklarında destekçileri azdı. Analizleri, geleneksel siyasetin ve ahlaki filozofların kurnazlığından yoksunlardı ama burjuvazi kapitalizminin gamzeli gülüşünün arkasında saklanan acımasız rekabetin farkındaydı. Gelecek tahmin ettiği gibi olmayacaktı ama on dokuzuncu yüzyılda yaşadığı dünya aynı tasvir ettiği gibiydi.
Sayfa 420 - Yakamoz YayınlarıKitabı okudu
Promete Yüreğinde her an şu yüce özlemin Ateşten gagasını duy, hep düşün: Onlar niçin gökyüzünde, niçin ben çukurdayım? Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım? Yükselmek gökyüzüne ve gülmek ne tatlı şey! Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa...Ey Işığı ve ilerlemeyi özleyen ulusun geleceğinin Bilinmeyen elektrikçisi, düşünce dünyasından, Yüklen, getir - ne varsa - biraz miskinliği giderici Bir parça ruhu, benliği, idraki besleyen, Vücudu canlandıran meyvelerini, boş durmasın elin Gör daima önünde İlk Çağ mitolojisinin Gökten ateşin dehasını çalan kahramanını... Varsın bulunmasın bilecek adını ve sanını Tevfik Fikret (1867-1915)
Reklam
Hayatı
1864'den sonra gazeteyi Namık Kemal'e bırakır ve Paris'e gider. (...) Paris'ten Vean Pietri vasıtasıyla Namık Kemal'le ilişkisini sürdürür. 1867'de Yeni Osmanlılar Cemiyeti azası olarak Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi de Mustafa Fazıl Paşa'nın davetiyle İstanbul'dan kaçıp Paris'e giderler. İlk gün Şinasi ile görüşürler. Bu arada Şinasi, Türk dilinin büyük lügatinin hazırlıklarını yapmakta meşhur lügatçi Littre ile görüşmekte ve dil meseleleri üzerinde konuşmakta Pavet de Courteille gibi Dictionnaire türk oriental'i hazırlayan şahısla da ilişki içindedir. 1867'de Sultan Abdülaziz'in Paris'i ziyareti sırasında Fuad Paşa tarafından İstanbul'a dönmeye ikna edilir. 1867'de İstanbul'a döner. Tekrar Paris'e gider. Fuad Paşa'nın ölümüne kadar yurda dönmez. Tekrar dönünce Babıali karşısındaki matbaasında derbeder bir hayat geçirmeye başlar. (...) 11 kişi tarafından kaldırılan cenazesi Ayazpaşa mezarlığına annesinin yanına gömülür. (...) Bugün Şinasi'nin mezarı İstanbul'un ortasında birer kabusa dönüşen kaba ve çirkin beton yığınları arasında kaybolup gitmiştir.
Renoir, Güneşlikli Lise, 1867, Essen, Folkwangmuseum. Eser, 1868 Salonu'nda sergilendiği zaman Gill,. Ouleyay ve Chassagnol'ün kaba karikatürleriyle de ifade edilen birçok eleştiriye konu olmasının yanı sıra, L Evtenement'in 74 Mayıs sayısındaki sergiyle ilgili bir yazısında resme övgüler sıralayan Emile Zola'nın beğenisini kazanmıştır
Kötülerin yanında olan İYİLERDEN değildir
1867 de İstanbul'da doğdun Tevfik Fikret sen nasıl bir insansın ?
Savaşlar kazanç kapısıdır
Bizim savaşa girmemizin esas amacı, bir dış tehlikenin yarattığı zorunluluk değil, çoğunlukla savaştan kaynaklanan çok büyük avantajları çok çabuk şekilde elde etmemizden dolayıdır. James de Rothschild (1/Şubat 1867)
Reklam
710 öğeden 881 ile 710 arasındakiler gösteriliyor.