Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
311 syf.
7/10 puan verdi
1886 yılında yazılmış, 1895 yılında yayınlanmış olan roman alafranga züppe tipiyle alay edenlerdendir. Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey ve Rakım Efendi kitabındaki Felatun bey karakteri ile Araba Sevdası'nın Bihruz bey karakteri arasında bir benzerlik hemen göze batmaktadır. Özel hocalar tutularak eğitim almış, şımartılmış bir karakter Bihruz; araba sevdası, süslü kıyafetler giyme ve aşırı derecede Fransızca konuşma merakı ile karşımıza çıkmaktadır. Roman içerisinde karakterin konuşmalarında Fransızca kelime geçmeyen cümle yok gibidir. Alafranga hastalığı, batı hayranlığı maalesef bu karakterlerde bize aktarıldığı gibi bu topraklarda yaşanmış ve halen yaşanılmaktadır. Berna Moran, Recaizade Mahmut Ekrem'in bu kitapta iç konuşma yöntemi ile birlikte Türkiye'de ilk kez bilinç akımının kullanan yazar olması sebebiyle bu romanın özellikle üzerinde durulması gerektiğini ve birçok eleştirmene göre iç konuşma tekniğinin bir anlatım yöntemi olarak sürekli kullanıldığı ilk roman Edouard Dujardin'in 1887'de basılmış olan Las Lauries Sont Coupes'si kitabı 1887 yılında basılmış olup Araba Sevdası 1886 yazılmıştır ve Recaizade romanı baştan sona iç konuşma tekniği ile yazmasa da bir anlatım yöntemi sayılacak kadar çok kullanmıştır. Bu da Recaizade'nin kullandığı tekniğin taklit olamayacağını açıkça gösterir der. Bihruz karakterinin iç konuşma bölümlerini yazar gerçekten çok başarı ile sunmuştur. Yazarın başarısını Berna Moran’ın incelemesini okuduktan sonra daha iyi anladım.
Araba Sevdası
Araba SevdasıRecaizade Mahmut Ekrem · İletişim Yayıncılık · 201425,3bin okunma
İlk İlaç Ülkemizde ilk hazır ilaç " Pertev" şurubu, 1895 yılında Ethem ve Süreyya, beylerin kurduğu laboratuvarda üretildi.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
İstanbul’a otomobili ilk kez 1895 yılında Basra Mebusu Zehirzâde Ahmet Paşa getirir. Şoförlüğünü ise Abdurrahman Bey yapar. Abdurrahman Bey İranlı olduğu için arabayı sokakta görenler “Acem geliyor… Acem geliyor…” diyerek birbirlerini uyarırdı. Direksiyon başına yeni oturmuş birine “Acemi” denilmesinin kökeni bu öyküdür.
"13 Mart 1895 sabahı saat 2:30'da, 33-35 South Fifth Avenue'daki laboratuvarın-da yangın çıkmıştı. İçinde bulunduğu altı katlı bina yerle bir olmuştu, hasar ölçülemeyecek denli büyüktü. Kendisinin ve asistanı Kolman Czito'nun büyük emek sarf ederek yaptıkları deney aletleri bulundukları dördüncü kattan ikinci kata inmişler, erimiş hurda metal yığınına dönmüşlerdi."
brodeck in raporunu okurken 1831 kolera salgınından bahsetti bir sayfada merak ettim göz gezdirdim.. KOLERANIN VATANI HİNDİSTAN Kolera, insan vücudunda aşırı sıvı ve tuz kaybına yol açan incebağırsak enfeksiyonudur. Bakteri vücuda kirli su ve besin maddeleri yoluyla girer. Güneydoğu Asya'da yoğun olarak görülmüştür. Koleranın kaynağı 19. yüzyılda
Reklam
son ayini okurken ...araştırmalar Bolşevik İhtilali 1917 yılının ve yeni zamanlar tarihinin en önemli olayını şüphesiz Rusya’daki Bolşevik İhtilali teşkil etmektedir. Bu ihtilalin derin sebeplerini, Fransız ihtilalinden beri Rusya’nın içinde meydana gelen uzun gelişmelerde aramak gerekir. Bu gelişmeleri de üç unu nokta tarafındın
Ezgi
“İnsanlar, insancıklar, Yarına adayın kendinizi. Yarın dayanır, inanırsanız Ellerinizin arasında tuttuğunuza Yazgısını iyi insanların.” Ozan ve Gölgesi (S.38) - Paul Eluard Paul Éluard, gerçek adıyla Eugène Grindel (d. 14 Aralık 1895, St. Denis - ö. 18 Kasım 1952, Paris), dadacı ve gerçeküstücü Fransız şair. 1912'de İsviçre, Davos'taki Clavadel sanatoryumunda verem tedavisi görürken genç bir Rus kızıyla, Helena Dmitrievna Diakonova ile tanıştı, ona Gala adını verdi. 1917 Şubat ayında evlendiler. André Breton ve Louis Aragon ile tanıştı, her ikisiyle de uzun ve siyasi görüş ayrılıklarıyla gölgelenen bir ilişki kurdu.
Mahmut Yesari
Mekanın cennet olsun. Mahmut Yesari (5 Mayıs 1895- 16 Ağustos 1945) Türk roman ve oyun yazarı. Mahmut Yesâri, 5 Mayıs 1895 tarihinde Elazığ'da doğdu. Miralay Fahrettin Bey’in oğlu, Osmanlı milli marşı Hamidiye'nin bestecisi Ahmet Necip Paşa'nın torunu, öykücü Afif Yesari’nin babasıdır. Soyadını, sol eliyle yazdığı için Yesari lakabı ile anılan Yesârî Mehmet Esad ile oğlu hattat Yesârizâde Mustafa İzzet dedelerinden almıştır. Yesârî Mehmet Esad'ın büyük dedesi ise döneminin ünlü müderrislerinden, Mekke kadılığı da yapmış olan Kazâbâdî Ahmet Efendi'dir.
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
H. G. Wells'in 1895'te kaleme aldığı bu eser, henüz göreliklik teorisinin ya da kuantum fiziğinin keşfedilmediği yıllarda ortaya çıkmış olmasına rağmen bilimsel altyapısı günümüzde dahi fazla sarsılmamış bir kitap. Ayrıca kendisi zaman makinesi ve zamanda yolculuk kavramlarının edebiyattaki ilk örneklerinden biri. Kitapta anlatıcı bize zamanda yaklaşık 800.000 yıl ileriye gidip geri dönmüş olan Zaman Yolcusu'ndan dinlediği hikayeyi aktarıyor; bu yüzden kitabın çoğu Zaman Yolcusu'nun monoloğu şeklinde. Wells zamanda bu denli ileri gidildiğinde doğanın üstün geleceği bir gelecek öngörmüş, bu konuda da sırtının evrim teorisine yaslamış ve ortaya iki tür çıkmış Eloilar ve Morlocklar. Daha fazlasını anlatmak istemiyorum çünkü bu kitap okuyup görülmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir distopya kurgusu. Daha fazla yorum --> instagram.com/yaprak.onur
Zaman Makinesi
Zaman MakinesiH. G. Wells · İthaki Yayınları · 202328,8bin okunma
Reklam
Von Tuhr ve Zamanının Hukuk İlmi
Bâl devresinde yazma faaliyetinin en mühim mahsulünü Bekker'e ithaf olunan »Actio de in rem verso, ayni zamanda başkası yerine iş görmeğe mütedair nazariyeye bi r ilâve » (Actio de in rem verso, zugleich ein Beitrag zur Lehre von der Geschäftsführung 1895) adlı kitap teşkil eder, monografilerinin en mufassalı olan ve teferruatlısı olan bu eser, ... esas itibariyle hükmü kalmamış olan bir meseleye mütealliktir: Aile reisinin, hâkimiyetinde bulunan oğulların ve kölelerin aktettikleri mukavelelerden mütevellit mes'uliyeti... (Ancak) Mevzuun İntihabı dogmatikçi Tuhr için karakteristik olup, daha sonraki mesaisinde mühim bir rol oynıyan başkası hesabına işgörme, tezyidi muamele (Zuwendung), mal iktisabı gibi müesseselerle alâkadardır ve — temsil, üçüncü şahıs lehinde akitler , havale, kefalet gibi —, Tuhr'u n her zaman tercihan meşgul olduğu «Üç köşeli mü­nasebetler» silsilesine dahildir .
Von Tuhr ve Zamanının Hukuk İlmi
Tuhr'un 1895 senesinde Bal istinaf mahkesı âzalığına tayin edilmesine, kendisinin hukukçu olarak tekâmülü noktasından mahsus bir ehemmiyet atfetmek lâzımdır. Selefleri ve halefleri arasından bazıları gibi Tuhr da oradaki mesaisile pek kıymetli amelî bilgi edindi. Tuhr adlî staj devresini geçirmediğinden, Bâl'de mahkeme ­ de çalışması onun hukukî ruiyet sahasını fevkalâde genişletti. Andreas Heusler'in reisliğini mükemmel tarzda ifa ettiği mahkemede Tuhr vazıh ve keskin muhakemesile pek çabuk büyük itiba3 kazandı. Hâkimlik sebebile Tuhr İsviçre hukukile de alâkadar olmağa başladı. Bunun neticesi olarak Bâl devresinde "İsviçre Borçlar Hukuku'na Görre Aktin İn'ikadında Noksanlar» hakkında büyük bir yazı intişar etti. Daha sonra mesainin siklet merkezini teşkil etmiş olan hukuki muameleler nazariyesi sahasına bu yazı ile ilk defa girdi . Gene bu eserle Roma hukukundan muasır mevzu hukuk sahasında çalışma­ğa intikal ve İsviçre Borçlar hukukiyle kendi arasında, bir çeyrek asır sonra umulmadık zengin semereler verecek olan bir rabıta tesis etti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.