Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Orhan Veli Kanık (13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950)
İstanbul’da Boğaziçi’nde Bir garip Orhan Veli’yim Veli’nin oğluyum Tarifsiz kederler içindeyim Urumeli Hisarı’na oturmuşum Oturmuş da bir türkü tutturmuşum İstanbul’un mermer taşları Başıma da konuyor martı kuşları Gözlerimden boşanır hicran yaşları Edalım… Senin yüzünden bu halim. İstanbul’un orta yeri sinema Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne Sevdalım… Boynuna vebalim İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim Ben; Bir garip Orhan Veli’yim...
1914-1918 yılları arasında dünya tarihini ilgilendiren savaş ve barış ile ilgili kararların, akıl ve sorumluluk duygusuna sahip insanlar tarafından değil, aksine kişiliği şüpheli, yeterince zeki olmayan, geri planda kalan ve ortaya çıkmayan insanlar tarafından alındığına şahit olduk.
Reklam
'ben orhan veli 1914'te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13'te oktay rıfat'ı, 16'da melih cevdet'i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18'de rakıya başladım. 19'dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25'te başımdan bir otomobil kazası geçti. çok aşık oldum. hiç evlenmedim. şimdi askerim.'
‘’ Amerika'da iki diplomatımızın bir Ermeni tarafından öldürülmesi, bizi ister istemez geçmişe ve bu geçmişin verdiği derslere götürdü. (…)Ermenilerin 300.000 olduğu tarih, yaklaşık olarak 1779‐1780 yıllarıdır. 1914'te Birinci Cihan Savaşı başlarken bunların 1.500.000 kişiye yaklaşmış olmaları ne kadar hızla çoğaldıklarını gösterir. Bu çoğalış hem refahtan, hem de Ermenilerin askere alınmayışından ileri geliyordu. Bilindiği üzere, İmparatorluğun kan ve can vergisini yalnız Türk ırkı veriyordu.’’
Mersinli Er Emin ÇÖL '' 1914 Ağustos'unda Adana'nın genel yerlerine büyükçe kağıtlar asıldı.Kağıtta büyük harflerle ' SEFERBERLİK VAR ASKER OLANLAR SİLAH ALTINA ' diye yazıyordu. Halk öbek öbek toplanmıştı. Biri ' Ben cepheden döneli daha 15 gün oldu 5 de çocuğum var ' dedi. Biz Mersinli 4 arkadaş Çanakkale'de 48. Alay'a verilmiştik. Çantaları toplayıp vagonlara doluştuk. Bizim Mehmetçikler de avaz avaz ayrılık türküsü söylüyorlardı. Çantalarımızda bayat ekmekle birlikte çarık iğnesi , kösele , örs , çekiç ve kerpeten vardı. Niye biliyor musunuz ; Çünkü Mehmetçiğin babasından dedesinden öğrendiği iki amansız düşmanı vardı : Açlık ve Ayakkabısızlık...
İki adam delicesine sevdi ablamı ve nişanlandılar; biri 1912avaşında, öteki 1914 harbinde öldürüldü. Dünyada kendisine düşen sevinç payının bundan ibaret olduğuna inandı, gözleri hiç bir erkeğin gözlerine değmedi bir daha artık.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.