Atatürk milliyetçiliği ne hale geldi..
1961 anayasası düzenlenirken parlayıveren "milliyetçilik" tartışmaları bile, devletin kuruluş felsefesiyle, ya da müdafaa-i hukuk öğretisiyle ilişkili değildi de, memleketi sanki ele geçirmek üzere olan komünizmle ilgiliydi. "Soğuk Savaş" esprisinden kurtulamamış olanlar "milliyetçiliği" komünizme karşı olmak sanıyorlardı, iyi-kötü solcu geçinen bazı zevat ise "milliyetçiliğe" karşı çıkmayı ilericilik.
Belediye reisi zaten mülki amir oluyor. Hatırlıyorum, 1961 Anayasası'nın varlığına rağmen- ki ben 1963'te Kastamonu ve Zonguldak'ta turizm envanteri için kazalara gittim- belediye reisi dediğin, kaymakamın yanında dolaşıyordu. Hatta reis deniyor ama kaymakam ona emir veriyor. Bugün durum tamamen tersi. Belediye başkanları merkezin otoritesine yeterince saygılı bile davranmayabiliyorlar. Denebilir ki tek parti, asrın teknolojisinin yardımı, mevcut ideolojinin düzenliliği, bürokratik kadroların bu ideoloji çerçevesinde daha bir kenetlenmesi dolayısıyla belki de Osmanlı devrinde olmayan bir hiyerarşiyi, bir otoriter yapıya getirmişti.
Reklam
Türkiye'de Hakimiyet Gerçekten Milletin mi?
1921 Anayasası'ndaki "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" prensibi; 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında da şeklen muhafaza edilmiş, fakat uygulanmamıştır. Zaten 1921 ilk konulduğu anda da uygulanıp uygulanmadığı tartışılır... Aslında sorulması gereken soru şu hakimiyet gerçekten kimin olmalıdır?
Sayfa 183 - TimaşKitabı okudu
DP iktidarı 27 Mayıs 1960'ta, kendisini Milli Birlik Komitesi olarak adlandırılan ve Silahlı Kuvvetler hiyerarşisinin dışında kurulmuş, bir askeri komitenin yürüttüğü müdahale ile son bul­ muştu. Müdahale öncesi Türkiye'de toplumsal ve siyasal alanda büyük bir kanşıklık vardı. Meclis'te DP ile ana muhalefet partisi CHP arasında sertliklere varan tartışmalar bitmek bilmiyordu. Üniversitelerde ise ölümle sonuçlanan eylemler meydana geliyordu. Bu arada başta ABD olmak üzere güçlü dış destekçileri DP hükümetine kredi vermekte zorluklar çıkarıyordu. Çünkü "ba­ lık oltaya" yakalanmıştı! ABD, 1959 yılında kredi vermeyi kesti. Aldığı kredilerle popülist politikalar uygulayan hükümet zor­ daydı. Karşısında IMF reçeteleri bulunuyordu. Enflasyon üçlü rakamlarla ifade ediliyordu. Zamlar arka arkaya yağmur gibi yağıyordu. Sıkışan DP hükümeti gelişen toplumsal muhalefeti yasaklarla, sertlikle susturmak istiyordu. Ordu, ülkenin gerici ittifakına karşı çıkan aydınları ve gençli­ ği de arkasına alarak 27 Mayıs'ta yönetime el koydu. 27 Mayıs'ın en önemli özelliği, örgütlenme ve fikir özgürlüklerini tamyan, ülkeye demokratik bir açılım sağlayan 1961 Anayasası'ydı. 9 Temmuz 1961 tarihinde halka sunulan yeni anayasa yüzde 65 oramnda "evet" oyu aldı. Darbe sonrası kurulan Yassıada Mahkemeleri'nde Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Haşan Polatkan idam edildi.
Sayfa 49 - Kırmızı KediKitabı okudu
27 Mayıs Bayramı Kutlu Olsun!
Milli Demokratik Devrim stratejisi, haraketimizin çizgisidir. Diğer bir anlamıyla, bütün millici sınıf ve tabakaların ortak Devrim anlayışıdır, Milli Kurtuluş Savaşı'nın devamı ve tamamlayıcısıdır. Bu savaşı ve onun başındaki Mustafa Kemal'i yok edici, ortadan kaldırıcı bir düzen kuran karşıdevrimci - gerici ittifaka karşı yapılmış 27 Mayıs Devrimi'nin ve 1961 Anayasası'nın bir devamı tamamlayıcısıdır.. Deniz Gezmiş.
1961 Anayasası ise müslüman halka gayri müslimlerin hak ve imtiyazlannı tanıyordu adeta. Türkiye’de sol düşünceler ve sosyalizan tezler iki yüz yıllık batılı­laşmanın vicdan azabı olarak yaygınlık kazanıyordu. Dolayısıyla 1960 sonrasında diplomalılar ve okumuşlar arasında rağbet gören, rağbet görmesinde devletin bir kanadı tarafından mahzur bulunmayan, hattâ desteklenen sol, sosyal adaletçi ve marksist olmayan bir soldu.
Reklam
252 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.