Eseri okumamın birinci sebebi Yavuz Sultan Selim'e olan hayranlığım, ikinci sebebi ise Şah İsmail'le olan rekabetidir. İki dev ismin mücadelesi hem heyecan verici hem de hüzünlü... Yavuz'a olan sevgimi bir kenara bırakıp kitabı ve tarihi makaleleri objektif olarak okuduğumu belirtmek isterim; kim yüzde yüz haklı veya haksız bunun cevabı bence yok çünkü hatasız kul olmaz. Fakat şu sorunun cevabı bence net: "Kim daha haklıydı?"... Peki bu savaşa girilmeli miydi derseniz gönül isterdi ki keşke girilmeseydi, lakin mücadele kaçınılmazdı ve kabul edelim ki ikisi de büyük hükümdarlardı, tabi ki bir kazanan bir de kaybeden olacaktı...
Aslında eser tipik bir İskender Pala romanı, buram buram edebiyat kokan cümleler, betimlemelerle süslenmiş ve merak uyandıran bir dil mevcut. Fakat diğer yandan bazı konuları fazla uzatan bazı temel konulardan da azıcık bahseden bir eser niteliğinde benim için. Örneğin Taçlı Sultan konusunun fazla uzadığını; yaklaşık 400 sayfalık bir kitapta Çaldıran Savaşı daha fazla anlatılabilir, İdris-i Bitlisi ile birlikte Kürtlerin bu zaferdeki rolü daha detaylı işlenebilirdi diye düşünüyorum... Özetle güzel bir romandı okumanızı tavsiye ederim. Sözlerime son verirken bu güzel eseri bize sunan İskender Pala'ya teşekkür ediyor ve Yavuz Sultan Selim'in kaleminden birkaç sözcük bırakıyorum:
Şîrler pençe-i kahrımdan olur iken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek...
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,4bin okunma
Şîrler pençe-i kahrımdan olur iken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek
(Aslanlar bile benim kahır ve öfkemin pençesi altında inim inim inlerken, eyvah ki şu felek, beni bir ceylan gözlüye esir edip bıraktı.)