Birnur B.

Birnur B.
@1nur_
11 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Oysa böyle bir savaş yoktu ve hiç olmamıştı. İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı, insanların yediği en büyük kazıktır.
Reklam
Ben önemli değilim, diyordu. Sen de değilsin. Kendini önemli sananların hiçbiri önemli değil. Yaşa sadece.
Sayfa 25 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
119. " Özlem, son'u en iyi bilen duygudur: özlenen özleyenin yanındayken bile sona ermeyen özlem, gün gelip, özlenenin gidip, bir daha gelmeyeceğini de bilir - o, tam son'u, da, bilir- Özlem, son'u bilir- özlem, son'a,erer..."
Sayfa 133 - Metis YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
118. "Özlemin ölüm ile özel bir ilişkisi de vardır: Bir yandan, kendini en iyi kavramasını sağlayan şeydir ölüm; bir yandan da, en istemediği şey özleyen, ölümü düşününce, kendi durumunu anlar;ama, ölümünü düşününce, hiçbir şey anlamaz olur... Özlem, ölümü en iyi düşünen; Ama, hiç düşünmemek isteyendir"
Sayfa 132 - Metis YayınlarıKitabı okudu
" An'ın içinde kaybolun. 'An'ı yaşayın. Ama 'an'ı yakalamaya çalışmayın. "
Sayfa 257 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
" Çok amaçlı yirminci yüzyıl insanında dürtü var, ama derinlik ve yoğunluk yok. Şunu satın almak, bunu başarmak, yeni bir deneyimden geçmek gibi hedeflerimiz var. Hedef ve amaçlarımız yüzünden, hayatı yaşamak yerine tüketiyoruz. Hayatla yekvücut değiliz artık. "
Sayfa 193 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
" Doğa, çatışma içinde ve çatışma sayesinde ahengi sürdurebiliyorsa, biz de anlaşayabiliriz. Kendi kendimize böyle bir borcumuz var. Anlaşmamak suretiyle yalancılıktan kurtulur, özgürleşiriz."
Sayfa 180 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
" Yeryüzündeki tüm sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz. "
Sayfa 177Kitabı okudu
" Çoğumuz, daha bir seçim bile yapmadan önce belli bir tarafın üyesi olup çıkarız. Daha doğrusu, önce birtakım kimlikleri benimseyip, sonra da bunları birer seçimmiş gibi rasyonalize ederiz. Daha doguştan bize yafta gibi 'yapıştırılan' adlarımızla yaşama başlarız. Din, ideoloji, takım taraftarlığı gibi şeyler de, içinde büyüdüğümüz ailenin, toplumsal ve fiziksel çevrenin bir fonksiyonu olarak yakamıza yapıştırılır."
Sayfa 118Kitabı okudu
"Tüketilen deneyim ruhu köreltiyor, vicdanı yok ediyor."
Reklam
Mustafa Kemal Graziani'ye şöyle demiş:"Türk milletinin fevkalade meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıstır. Rejim,iktisadi hayatın hiçbir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine müsaade etmiyor.Hâlbuki Türkiye'nin nefes alması,ilerleyebilmesi ve mazhar-ı hürriyet olması için her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudret iktisap etmesine çalışmak lazımdır.Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş,laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir.Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından sıyrılmalıdır.Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reform gerekir."
" Kadınlar düşünce alanında erkekler kadar enerji ve esneklik göstermiyorlarsa da -erkekler irdeleme, uslamlama gibi şeylere daha yatkınlar- bundan dolayı onları suçlamamak gerek, bana sorarsan; çünkü güçlerinin çok büyük bir bölümünü -bizden çok daha fazlasını- acı çekmeye harcıyorlar. Bizden daha çok acı çekiyorlar, bizden daha duyarlılar. "
Sayfa 99 - YKYKitabı okudu
"...kişi kendi kendisinin kusursuz olmadığını, sık sık yanılgıya düştüğünü, başkalarının da aynı yanlışları yaptığını, bu yüzden yanılsamanın tam tersi olan türlü zorlukların ortaya çıktığını, her geçen gün biraz daha açık-seçik anlasa da insan, cesareti kırılmayanların, kayıtsızlığa kapılmayanların bundan öğreneceği çok şey var bence. İnsanın olgunlaşabilmesi için zorluklara, acılara katlanması gerek."
Sayfa 101 - YKYKitabı okudu
" Çoğu kişinin gözünde neyim, kimim ben -bir hiç, ya da aksi suratlı, yadırgı bir adam- toplumda doğru dürüst bir yeri olmayan, hiç bir zaman da yer bulamayacak olan, kısacası, alçağın alçağı biri. Pekâlâ, diyelim ki bunlar doğru, gene de yapıtlarımla, böylesi yadırgı bir adamın, böylesi bir hiçin yüreğinde neler olduğunu dünyaya görtermek isterdim."
Sayfa 75 - YKYKitabı okudu
"Yine de o eski yaşamımıza öylesine bağlıyız ki... Çünkü umutsuz dönemlerimizin yanı sıra mutlu anlarımız da var, yüreğimizin, ruhumuzun neşeyle dolduğu, sabahları cıvıl cıvıl ötmekten kendini alamayan tarla kuşu gibi coştuğumuz.. Ruhumuz kimi kez sıkışsa, korkulara kapılsa bile... Sevdiğimiz herkesin, her şeyin anısı olduğu gibi duruyor ve yaşamımızın akşamında yeniden uyanıyor.. Evet anılar ölmüş değil, yalnızca uykuda. Ve bunlardan bir hazine toplamak hiç de kötü değil."
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu
"Yaşam dolu doğanın içinde yüreğimi saran içten ve sıcak duygular, beni bir zamanlar öyle sevinçlere boğuyor, çevremdeki dünyayı benim için öyle bir cennete dönüştürüyordu ki; ama şimdi bu duygular, hiçbir yerde peşimi bırakmayan dayanılmaz bir işkence, bana acı çektiren bir hayalet haline dönüştü."
Reklam
"... dünyanın bütün işleri aşağılıktır; başkalarının sözüyle, hiçbir tutkusu ya da bir gereksinimi olmaksızın, para, şan şeref ya da bilmem ne uğruna didinen biri her zaman bir budaladır."