1 . Önce kendinizi sevin.
2. Güne, sevdiğinizi kucaklayarak başlayın.
3. Kahvaltıyı sevdiğinizin yatağına götürün.
4. Birbirinize her ayrılışınızda ‘Seni Seviyorum’ deyin. 5. Sık sık iltifat edin.
6. Aranızdaki farklıkları kabullenin ve takdir edin.
7. Her günü son gününüzmüş gibi yaşayın.
8. Beklenmedik aşk mektupları yazın.
9. Birlikte
Yine bir seferinde, Hüseyin'den habersiz olarak babası, Memduh Tağmaç'ın karısına bir bayan yollamış, çocuklarının durumu hakkında bilgi almak istemişti... Tağmaç'ın karısı kendisiyle görüşmeye gelen bayana -3 kişi değil, 3 milyon gitmeli ki bu memleket kurtulsun- demişti...
Sayın Savcı,
1) Amerikan emperyalizmi gayri millidir.
2) Ona ortaklık edenler ulusumuza ihanet etmişlerdir.
3) Emperyalizme karşı mücadele suç değildir, silahlı mücadele ise anayasayı ihlal değildir.
4) Gayri milli olan emperyalizm ve ortaklarının sömürüsü, anayasaya aykırıdır. Buna göre iki şey var:
1) Eğer belli bir hata sonucu, iddianame ve mütalaayı ha zırladınızsa, dikkatli olunuz; idamını istediğiniz kişiler kasaplık koyun değildir ve siz savcısınız...
2) Yok, eğer yaptığınızın bilincindeyseniz, yolunuz açık olsun.
Ölüm orucuna başlama nedenlerinden elde edebildiklerimiz şunlardır:
3) Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde, MİT ajanlarına mahkemelerin temsilcileri görüntüsü verilmek istenmiş ve -ANARŞİST-deyimi ile devrimcilerin katline gidilmiş ve aynı nedenle
siyasi cinayetler işlenmiştir.
4) Bizim bugün hücrelerinde kaldığımız Mamak Askeri Cezaevi'nde bulunan diğer tutuklu arkadaşlarımızdan bir veya birkaçı her gün -Mahkemeye götürüyoruz- denilerek
MİT'in işkence odalarına götürülüp çağ ve insanlık dışı işkenceye tabi tutularak, yapılan işkencenin bütün belirtileri üstlerinde olarak geri getirilmektedir.
“Sevgili Babacığım,
Bu mektubu aldığın zaman, ben ebediyyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. Ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. Bir buçuk seneden beri, benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malûm.. Bu son olayı da, metanetle karşılamanızı, sadece diliyebiliyorum.
Babacığım, bu olayda da, Annemin ve Yücel’in, senin tesellilerine ve
"Molla Duran Efendi bu güzel, büyük ormana bin baltayla birlikte girdi. Acele ediyordu. Hükümet bir kendine gelirse, bu ağaçları ona yedirmezlerdi. Birkaç yılda sınırlarının içinde dikili bir fidan bile kalmadı."