Ahmet Cumhur

Ahmet Cumhur
@AhmetCumhur5
29 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Ahmet Cumhur tekrar paylaştı.
Halkın cahil kesiminin doğal eğilimi bu yöndedir. Onu sevene ve onun için kendini feda edene karşı kuşku duyarken onu kandırana ve ona ihanet edene tamamen güvenir.
Reklam
"Kadın konuşmadan, adamın hareketlerini giderek azalan bir üzüntüyle izleyerek taburesinde oturmaya devam ediyordu. Adam, kadının gözünde ışığı her geçen dakika biraz daha soluklaşan bir ampul gibiydi. Ansızın yapmacık bir samimiyetle yeniden konuştu: "José!"      Adam anaç bir ineğinkini andıran dalgın ve hüzünlü gözlerle kadına baktı. Söylediklerini duymak için değil, yalnızca kadını görmek, kadının korunma veya dayanışma amacı gütmeden, oyuncak bir bebek gibi kendisine baktığını, orada olduğunu bilmek için baktı.      "Sana yarın buradan ayrılacağımı söylediğimde hiçbir şey demedin," dedi kadın.      "Evet," dedi José. " Sen de bana nereye gideceğini söylemedin."      "Uzaklara gideceğim," dedi kadın. "Kadınlarla yatmak isteyen erkeklerin olmadığı bir yere."
KENTSOYLULARA ÖZGÜ NİTELİKLER
"Bazı taşra kentlerinde evlerin dış görünüşleri en iç karartıcı manastır, en sıkıcı harabe ya da çıplak çorak toprakların alabildiğine uzanıp gitmeleri gibi, insanın ruhuna bütün ağırlığıyla çöker. Bu evler, manastırın sessizliğini, boşluğun karaç ıssızlığı ve harabelerin mezara özgü hüznüyle birleştirebilirler. Yaşam ve hareket bu evlerde

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Büyülendim ama büyüyemedim Aklım ermedi aynalara ve suya Yüzümü gösterip kalbimi neden Sakladıklarını öğrenemedim Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada"
"Sevgilisi değildim kadınlarımın Bir papağan tüneğiydim belki Ama birkaç sözcük öğrendiysem Kadınlardan öğrendim, yine de Bilemedim sevgilim diyebilmeyi"
Reklam
Hep denedin. Hep yenildin.                  Olsun. Gene dene, gene yenil.                                                S. Beckett
"Ayağı kayan bir çocuk Kadar şaşkınım, bilemedim Düz yolda yürümenin imlâsını Kanayan dizlerime bakıp da Ağlamayı öğrenemediğim gibi"
sel sel şelale Itiyorum coğrafyamın kıstasıyla, içi kolay bir zamir depresyonu gitgide kendi nefesine çekiliyor elimde değil: Tekil bir pırlanta tanesi gibi, telaşa kapılmış ölçüyüm bedeni kesmeye yeltenen görüntüde: oradaki griyi öğrettiğim öğrencilerimle plastik ağaçlar kesiyoruz ölçüsüz, görüntüsüz alelade yerçekimlerinde. Yorgun düşeceğimiz düzlüklerde elçi kabullendiğimiz kadınlardan çocuklar isteyeceğiz kül işi. Elbet, tasarlanılmamış sevişmelerle gerilerken arzu depremleri, hiçbirimiz hiçbirimiz haber alamayacak sevdiğinden. Örneğin Ben sana hep insanı anlattım Sense hep insana küfürle kapattın gözlerini. Her ne kadar kapatsan da gözlerini ben rengini biliyordum: Mahşeri çiğneyen korkunç atlının nallarındaki kor ateşe dökülen şelale! Küçük İskender | Karanlıkta Herkes Biraz Zencidir
HASTA İLHAM PERİSİ Zavallı perim, yazık! Sabah sabah neyin var? Gecenin düşleriyle dolmuş çukur gözlerin, Görüyorum yüzüne yansımış çılgınlıklar, İzi var suskunluğun, soğukluk ve dehşetin. Yeşil dişi şeytan ve pembe cin kül kabından Üstüne serptiler mi bir aşkı ve korkuyu. Zorba ve iflah olmaz eliyle, karabasan, Söyle seni düşsel bir bataklıkta boğdu mu? Dilerim, göğsün sağlık dolu kokular saçan Güçlü düşüncelere kucak açsın her zaman, Ve Hıristiyan kanın yayılsın dalga dalga O eskil hecelerin sesleri gibi, orda Art arda hüküm sürer şarkıların babası Phoebus ile büyük Pan, hasatların tanrısı. Charles Baudelaire | Kötülük Çiçekleri
"Ah, keşke insanlar iyi olsalar terbiyeli olacaklarına Ama ilişkileri bırakmıyor onları iyi olmaya !" Bertolt Brecht / Üç Kuruşluk Roman
Reklam
"Bu dünyayı seninle sevmişim ben Benim sensiz bu dünya nemdir ey dost "Yüce dağ başında bir koca kartal Açmış kanadını dünyayı örter Bazı yiğit vardır ölümden korkar Ben korkmam ölümden er geç yolumdur" Enver Gökçe
"Biz bu şafak vaktinin neredesindeyiz Öyle bir umut gibi gelip geçecek Yalnızım, yalnızsın, bize kim gülümseyecek." Edip Cansever / Sonrası Kalır 2
"Fizik olarak, Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri ağaç gövdeleri gibi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudakları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı. Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen türdendi. Derin çizgili alnı,
Mektuplar-(06) Altıncı Mektup Hint Okyanusu'nu seyrettim bu sabah Okyanuslar üstüne bir çift sözüm var satta Kıyısından seyredilen okyanus farksızdır Marmara açıklarından. Yani demek istediğim Okyanuslar büyük sevdalar gibidir Tulyakova seyredilmeğe gelmez. Okyanus yaşanılır. Nazım Hikmet
Beş Satırla... Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı. Nazım Hikmet
190 öğeden 166 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.