Böyle bir şeyin bağımlılık yapacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Bu dönem, "bağımlılığımın birinci seviyesi" olarak adlandırdığım, merak ve eğlence aşamasıdıydı.
Sonra bana bir şey oldu. Anlamadım bile. "Bağımlılığımın ikinci seviyesi" olan kazanma hırsı aşamasına ışık hızıyla geçtim.
Çünkü, birçokları zorla giriyorlar tartışmaya. Tartıştıklarını sanıyorlar.
Oysa ki yaptıkları tartışma değil, çekişmedir. Neden dersen, bir meseleyi ayrı ayrı yönleriyle ele alıp inceleyemezler.
Karşısındakinin tersini söylemek için kelimelere takılırlar. Tartışmak değil, hır çıkarmak bu.
Çok yorgunum, ama uyumak istemiyorum. Yapacağım çok şey var, hayatın sonsuza dek süreceğini sandığım günlerde hep ertelediğim şeyler bunlar, sonra hayatın yaşanmaya değmeyeceğine inanmaya başlayınca da unuttuğum.
“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kiminin ki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!”
Ah o tatlı çoçukluk çağım! Hayatımın yirmi beşinci yılında senin özlemini çekip hayıflanmak ve ölürken bir tek senin anınla keyiflenip seni minnetle anmak ne ahmakça!