“Bir tren yolculuğunda Halil Cibran okumak gibiydi”
Bir tren yolculuğunda okudum bu kitabı. Ve yolculuğum derin bir düşünsel yolculuğa dönüşüverdi. Her yanından bilgelik akıyordu eserin. Derinlere indim, gittikçe gittim. Bazı satırların sonunda bıraktım okumayı, gözlerimi trenin camından hızlıca akıp geçen tarlalara, ormanlara dikip uzun uzun düşündüm. Mesela Montaigne okurken yaşarım ben bu hissi. Belki bir Seneca’da, bir Mevlana’da. Elli sayfalık bir kitap götürebildiği kadar uzağa götürdü beni.
Sonra dedim ki; “Güzel bir şey yaşarsam şu hayatta; mutlu bir an, huzurlu bir gece, neşeli bir gün mesela, ‘bir tren yolculuğunda Halil Cibran okumak gibiydi’ diye tarif edeceğim.
Bazı eserler içsel yolculuğumuzda el feneri gibidir. Okuyun! Ne diyeyim
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202371,1bin okunma
Güzel ve samimi bir inceleme olmuş. İbn-i Arabi," bütün bu yolculuklar kendimden kendime imiş", der. Bende yolda kendime bir yolculuk yaparım genellikle...
Nasıl anlatmalıyım? Okumayı duru bir su kenarında, tahta bir masanın başında yazarlarla buluşmaya benzetirim derim ya hep; işte Stefan Sweig o masanın başına geldi, tuttu omuzlarımdan beni sarstıkça sarstı, sarstıkça sarstı. Bir heyecan, bir sabırsızlanma; kitabın sonuna yaklaştıkça içim içime sığmadı. Acaba neler olacaktı? İyi ki dedim yalnızca
Stefan Zweig’ın hayatını daha sonra okumuştum. Özellikle Satranç’ı yazdığı dönemi okuyunca eserin insanın kalbine niye öyle saplandığını anladım. Zweig’ın eserlerini başarılı kılan yaşadığı zorluklar aslında. Bu eseri dünyanıza katmanıza sevindim ✨