Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atiye Dilek

Atiye Dilek
@Atiyedilek
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegane tesellidir.
On sekizinizde ülkeniz için savaştınız, kırkınızda vergilerinizi ödediniz, devletinize güvendiniz ve böylece yetmişinizde de devletiniz size bakacak.
Reklam
Her zaman olduğu gibi cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenmişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama insanın kendisi çıraysa yangınla savaşmaya kalkması umutsuz bir çabadır.
İnsan yüreği, insan beynini gaddarca bir süratle hükme altına alır.
Reklam
Doğanın milyonlarca yıldır kadını evrimleştirerek engellemeye çalıştığı o kadere mahkum görünüyordu: Kızkuruluğuna.
Acaba Tanrı iyiliği insanın vermiş olduklarıyla mı yoksa verebilecek olduklarıyla mı ölçüyordu?
Sayfa 24
Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi maphus kalmıştır.
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvanî duyguların, cehâletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi biti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ek- tin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
Utanç, bir yarasa gibi yüze yapışır ve alnımızın ortasından kanımızı emmeye başlar. Vücut o kadar zarfa düşer ki, adeta bir posa halini alır. Pespaye ve sefil bir şey olur. Onun için utanmak, kendi kendinden nefret etmenin eşitidir.
Reklam
Gönlüme bu harikulade şenliği veren şeyi tahlil edecek olursanız, ne bulursunuz? Ya bir tahtadan at, ya boyalı tenekelerden bir lokomotif, ya derisi iki-üç günde delinmeye mahkum bir küçük trampet... Demek ki, bir hiç, bir zerre, bir tahta ve bir teneke parçası benim çocuk ruhuma bu derin sonsuz mutluluğu vermeye yetiyordu.
Bir insan tasavvur edin ki hangi ırktan, ne cinsten olduğu belli değildir. Kendi vatanı addettiği memleketin dibine doğru ilerledikçe, kendi kökünden uzaklaştığını hissediyor. Hissetmese bile etrafında hasıl olan boşluk, soğuk ve itici hava, ona her an kendi toprağından sökülmüş bir aykırı, bir acayip nebat olduğunu bildiriyor.
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.
Sayfa 18
Ama solunan hava, yüzülen su, oturup kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.
Dünyada ne adamlar var, yüzü insan, içi odun.
203 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.