Bence acı, ruhun derinliklerinde yeşeren bir kuvvetin tohumudur. Zorluklar karşısında direnci ve kararlılığı artıran, yaşamın yüklerini daha dayanıklı bir şekilde taşıma yeteneği kazandıran bir öğreticidir. Acı, bir yıkım değil, aslında varoluşun derinliklerinde yankılanan bir güç kaynağıdır. Bu güç, insanı hem sınar hem de geliştirir, böylece hayatın gerçek anlamını keşfetmesini sağlar.
Mest ü medhûş oldı Ferhâd ile Mecnûn ben henüz
Bezm-i ‘ışķuŋ câm-ı çarh ile ķadeh-perdâzıyem
(Ferhad ile Mecnun sarhoş olup kendilerinden geçtiler; ben hâlâ aşk meclisinde felek kadehiyle kadeh parlatıyorum.)
Üsküdarlı Aşkî
Beyitte şair, Ferhad ve Mecnun’un aşkını kendi aşkı ile kıyaslamıştır. Ferhad ve Mecnun’un aşktan sarhoş olduklarını birinin dağları deldiğini diğerinin ise aşkından çöllere düştüğünü açıkça söylemese de vurgulamıştır. Aşkî, Mecnun ve Ferhat sarhoşlukları ile kalsınlar ben hala aşığım ve hala aşk meclisinde feleğin kadehiyle kendi kadehimi parlatırım der. Kendi aşkını şair, Ferhad ve Mecnun’un aşkından da öte görür. Hala acı ve ızdırap içinde olduğunu, feleğin acımasızlığını vurgular.
yavaş yavaş fısıldayacağım giderken gidilecek yere
“Fe inne meal usri yusra. İnne meal usri yusra”
sonra durup bağıracağım göğün yedi kat üstüne “İnnema eşku bessi ve huzni ilâllahi”
“Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var“
İnşirah suresi
“Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah’a arz ederim (şikâyet ederim).”
Yusuf suresi