Başkalarının sözlerini kişiselleştirmeyen, sözlerinde veya tavılarında bir çirkinlik varsa bunun kendileriyle ilgili olduğunun farkında olan insan, olgun bir insandır.
"Hanginiz Muhammed?"
"Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun?"
*
Ne kadar Sünnete ittiba ettiğimiz aslında bu iki sorudan anlaşılır.
İlk soru sadeliğin, doğallığın dolayısıyla şahsiyet sahibi olanın;
İkinci soru, mevkisi ve makamı ile var olmaya çalışanın sorduracağı bir sorudur.
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Toplumumuzda kadınlar daha tahammülkardır diye yaygın bir anlayış var. Ama hayır; biz kadınlar daha sabırlı olması beklenen ve buna mecbur bırakılanlarız.
Ben garip çizgilerle uğraşırken başbaşa
Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa
“On yıl var ayrıyım Kına Dağından
Baba ocağından, yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben”
Altında bir tarih sekiz mart otuz yedi
Gözüm imza yerinde başka bir ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş !
Ne hudut kaldı bugün ne askerlik ne savaş.
Araya gitti diye içlenme baharına
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına.
.
.
.
Bazı kitapların sonlarına üzülürüz.
Bazılarının da sonlanmasına.
Her iki hüznü de yaşadım Fareler Ve İnsanlar’da.
Size bu hisleri yaşatan kitap hangisi ?