“Yoğun bakım, kapının dışından boş ve karanlık gibi algılanır. Hep bir hasta vardır ama ölü gibi düşünülür. Çoğu zaman da duygusu soğuktur. Ama içeride öyle duygular yaşanır ki sıcak, hem de sıcacık... İnsanın içine işler, yüreğine sızar ve sel olur akar...
Sıcağın kıymetini soğukta anladığımız gibi...”
Ben bir yoğun bakım hemşiresiyim.
Benim doktorum, hocam, rehberim ve bu hayattaki tekamül yolculuğumda beraber yürüdüğüm arkadaşım...
Sevgili Dr. Nilüfer bir kitap yazdı.
Bu kitapta hayaller ve hayal kırıklıkları..
Sevinç ve keder..
Çaresizlik ve umut..
Beden ve ruhun yolculuğu yazıyor.
O kapının ardındaki hastaların, yakınlarının ve biz sağlık emekçilerinin hikayeleri yazıyor bu kitapta.
Bu ekipte yer aldığım için ve kitabın bir bölümünde benim de anlattığım bir hikayem olduğu için çok mutluyum.
Hasta ve hasta yakınından, yoğun bakımın içindeki tüm sağlık ekibinin dahil olduğu bu dünyayı keşfetmeniz dileğiyle..
Hiçbir insan tesadüfen girmiyor hayatımıza.. Doğru ve yanlış insan yok. Hepsi sana seni öğretmek için geliyor. Dengini bulduğun an doğru dediğin insanı buluyorsun.”
İnsan şehirde kalabalık içinde yalnız olabilirdi ve şehri şehir, yapan şey de zaten kalabalık içinde insanın kafasındaki tuhaflığı saklayabilme imkanıydı.
Ruhunda
sükûnete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve
iman etmelidir, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan feragat edip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadırlar.