Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu Mutlu

Cansu Mutlu
@CansuMutlu61
Ma solitude,man bermitage,mon repos. *Yalnızlığım,inzivam,huzurum.
Atatürk Üniversitesi /BBY
692 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
266 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Film dizi izlemeyi çok severim ve bu tarzda bir sürü şey izledim. Esinlendikleri kaynakları okudukça her şey daha da açıklayıcı geliyor. Cesur Yeni Dünya bana Matrix'i çok hatırlattı. Kimseye mutsuz olma hakkının verilmediği tamamen keyif üzerine kurulu bir dünyada yaşasaydık ne olurdu sorusunu cevaplıyor. 1932 yılında böyle bir roman yazmak bu ileriye görmenin çok daha ötesi... Dark gibi zaman yolculuğu yapıp ileriyi mi gördü bu adam demeden duramıyor insan. Korkunç bir dünyayı yazmış yazar, bir uyarı gibi... Matrix'de de olduğu gibi insanı insan yapan; seçimleridir, çektiği acıdır, yaşadığı mutluluktur... Bunları elinden alıp sadece keyif üzerine kurulu bir dünya düşünülemez. Düşünülürsede artık insan olmayız.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,5bin okunma
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Beth Harmon ile tanışın.
The Queen's Gambit adlı yedi bölümlük mini dizisini izledikten sonra, romandan uyarlama bir dizi olduğunu öğrendiğim andan beri okumak istediğim bir romandı. Dizisini izlesemde neler olacağını bilsemde kitabı okurken hiç sıkılmadım bilakis aynı heyecanı yaşadım. Beth yetim bir kız ve kaldığı yetimhanede çalışan hademeyi bodrum da tek başına satranç oynarken görmesiyle her şey başlıyor. Hikaye o kadar gerçekçi ki sanki gerçekten de Beth Harmon diye biri varmış gibi geliyor. Çünkü Beth satrançta iyi olabilir ama o bir insan... Ve tabiki her insan gibi o da zorluklardan geçmek zorunda... Kitap da aynı zamanda Beth'in satranç camiasında bir kadın olarak varlığını sürdürmesi, dönem dönem bazı bağımlılıklarının olması ve onlarla savaşmasını da işliyor. Basit bir satranç diyip geçmemek lazım yazar konuyu çok iyi işlemiş. Kitabını okumanızı ve sonra da dizisini izlemenizi tavsiye ederim. Dizi hala en çok izlenen ilk on listesinde varlığını sürdürüyor. Google'da en çok arananlar listesinde "Satranç nasıl oynanır?" aranıyorsa bu bir başarıdır. Bence bu başarı da bize düşen kitabı okumak, diziyi izlemektir. Satranç hakkında hiçbir şey bilmeyen biri bile diziyi izlerken oyuncuların mimiklerinden her şeyi anlayabilir. Kitap da bu mimikleri görmek yerine karakterlerin iç dünyasını okumak, kitap ve diziyi bir bütün yapıyor.
Vezir Gambiti
Vezir GambitiWalter Tevis · İthaki Yayınları · 20201,809 okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Agantha Christie'nin yalın dili sayesinde romanın ilk sayfasından itibaren sizi içine alan gizemli bir cinayet... Trenin içinde bulunan Poirat adlı dedektifin trendeki insanları sorgulaması, yaptığı analizler sonucunda ulaştığı gerçekler okurken hiç sıkmıyor. Çözülmesi gereken cinayet kurbanı Ratchett, trendeki insanlar kim olduğunu öğrendiklerinde; ölmeyi hak ediyordu, dedikleri bir karakter. Bu romanı daha da ilginç yapıyor. Christie romanlarında ki imzası sonlarıdır. Kitabın sonuna geldiğinizde yazarın size sunduğu ipuçları tüm gizemleri hepsi bir bir çözülüyor. Bu romanında ki son da şaşırtıcı ve tatmin edici. Kitabın sonunda tüm gizem çözüldüğü an aklıma Haluk Bilginer'in başrolde oynadığı Şahsiyet dizisinde olan bir replik geldi. "Her zamanki gibi gereği düşünülmüşte gereği yapılmamış o mahkemede." bu replik aslında kitabın sonunu daha anlamlı kılıyor. Toplumun bazı kuralları vardır. Cinayet, tecavüz, hırsızlık gibi daha bir çok suçu kabul etmezler ve adalet ararlar. Bazen adalet sağlanmaz. Ve o zaman da toplum hukukun sağlamadığı adaleti sağlar. 2017 yılında aynı adla çıkan filmide mevcuttur. Dedektif Poirot'u Kenneth Branagh ve cinayet kurbanı olan Ratchett karakterini Johnny Depp oynamaktadır. Bu filmde kitabı okuduktan sonra izlenmeye değer bir film.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201925,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
167 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Otuzlu yaşlarında iki yetişkin olan Ender ve Çetin'in hayatlarına, evlerine giren arkadaşlarının kız kardeşi olan Nihal'e aşkları... Okuyunca sıradan bir konu gibi geliyor fakat asla öyle değil. Yazar bu romanı yazarak "Sıradan bir konu sıradışı nasıl yazılır?" sorusuna cevap veriyor. Ender'in Çetin'e yazdığı mektupları okurken ; bende o evin içindeydim. Çetin, Nihal bulaşıkları yıkarken onları izliyor. Ender ve Nihal kitaplar, filmler hakkında konuşurken onları dinliyordum. Aynı kıza aşık olduklarını bilseler de rakip olmuyorlar. Bence bu kısım diğer klişelerden ayıran kısım. Ender ve Çetin birbirlerini ayrı görmüyorlar. "O da anlamıştı herhalde ikimizden bir adam olacağını, benimle konuşulacağını, seninle yaşanacağını." Bu satırlarda bile okuyucu anlayabilir. Bu iki arkadaş birbirlerine geçmişten beri bağlılar. Hiçbir zaman konu Nihal, aşk olmamıştı. Asıl konu Ender ve Çetindi. Herkesin hayatında olduğu gibi ne yaşarsanız yaşayın normal hayata dönersiniz. Ender ve Çetin de langırt oynamaya... Rahmetli Seyfi Teoman'ın yönettiği 2011 yapımlı Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmi kitapla hemen hemen aynıydı. Okurken ki o duyguları bazı yerlerde film de hissedemeyebilirsiniz fakat arada bir fark olmasaydı film kitap diye ayırmazdık değil mi?
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bizim Büyük ÇaresizliğimizBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20208,1bin okunma
190 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir başarı hikayesi...
Brown'un 1954'de kaleme aldığı otobiyografik eser... Yazar, şair ve ressam olabileceğinizi hayal edin. Bu vasıflara sahipsiniz fakat doğduğunuz andan beri beyin felçli bir bedene hapsolduğunuzu düşünün. Sanırım okurken insanları etkileme nedeni; Benim başıma gelseydi yapabilir miydim? Sorusunu sordurması, düşündürmesi... Brown kimilerine göre dünyaya şansız doğmuş olabilir. Fakat onun en büyük şansı ailesi, annesi... Annesi doğurup kenara atan umursamayan biri olablirdi. Böyle biri olsaydı bu eser muhtemelen olmazdı. Annenin burda büyük bir görevi var. Oğluna güvenmesi, oğlu bazen pes etse bile onun pes etmemesi... Brown biz okurlara inat ve azimle neler başarılabileceğini gösteren bir eser bıraktı. Kitabın aynı zamanda 1989 yapımı My Left Foot adlı uyarlaması da mevcut. Kitapdan sonra filmini de izledim. Kitaba sadık kalınmış başarılı bir uyarlama. Brown'u canlandıran başrol o kadar başarılı ki zamanında En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar almaya hak kazanmış.
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown · Nora Kitap · 201878,8bin okunma
Reklam
392 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kafka ile Milena'nın birbirleriyle sabırla mektuplaşmaları, gününüzde ki aşk sevgi kavramlarını sorgulattı. Şimdi günlerce haftalarca mektup beklemeyi bir kenara bırakın iki dakika geç mesaj yazılmasına insanlar katlanamıyor. Mektuplarda sadece Kafka'nın Milena'ya olan sevgisini okumuyoruz. Belki de hep gündelik şeyleri okurken sıkılabilirdik ama Kafka buna izin vermiyor. Dostoyeski'nin ilk romanı İnsancıkları, okuyan eleştirmenlere karşı Dostoyeski'nin "Ne kadar harika insanlar! Çok iyi ve asiller! Oysa ben ne kadar bayağıyım! İçimi bir görselerdi! Ve ben onlara anlatsam bile inanmazlardı." gibi satırları okurken insan hiç sıkılabilir mi? Mektupları okurken bazen kendimi araya girmiş yabancı gibi hissettim. Kafka ve Milena'nın mahremiyetlerine saygısızlık yapmış gibi... Bu hissi Sabahattin Ali'nin Canım Aliye Ruhum Filiz kitabında da hissetmiştim. Milena'nın Kafka'ya olan cevaplarını da okumak isterdim. Ama Kafka'nın yazdıklarından neler yazabildiğini tahmin ediyoruz. Sonda yer alan iki kısa öyküyede deyinmek isterim Bir Düş ve Yuvadaki Şeytan; kısa olmaları bile harika olmalarını engelleyememiş. Hele de Yuvadaki Şeytan evliliğe başka bir açıdan baktırıyor. İnsanı sorgulatıyor. Zaten bir şeyler okurken bizi hayata karşı sorgulatması gerekmez mi?
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Tutku Yayınevi · 201454,8bin okunma
90 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Neden yaşıyoruz?
İnsanlar yaşamları boyunca bir kez bile olsa şu soruları sorarlar:Ben neden yaşıyorum? Hayattaki gayem nedir? Ben kimim? gibi sorular... Tolstoy bu kitabında bu soruların benliğini nasıl ele geçirdiğini, bu soruların beynini nasıl kemirdiğini yazmış. Bu sorulara yanıt arayışı, zaman zaman intihar düşüncesi cazip gelse bile intihar etmeyişi. 'Hayat nedir?' sorusuna Tolstoy kafayı yememek için hayatı bir oyuncak olarak gördüğünü zaten itiraf ediyor. Benim fikrimce Tolstoy hayatı sahnede sürekli dönüp duran bir tiyatro eseri gibi gördüğü. Tolstoy 'Ben neyim?' sorusunu ne ilk soran kişi ne de son soran kişidir. Bazı soruların asla cevabı olmaz. Belki de cavabı olsa bile insan zihninin anlayamayacağı bir cevapdır. Okurken hayatı sorgulatan bu kitap aslında zaman zaman her insanın beyninde açtığı tartışmalar gibiydi...
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Kitap Zamanı Yayınları · 201023bin okunma
632 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Herkesin içinde var olan: Oblomovluk
Bazı günler olur hiç dışarı çıkmak istemeyiz, arkadaşlarımız dışarı çağırsada bir bahane bulup o günü evde geçiririz. Oblomov da her gününü yatakda yatarak, hayattaki gayesini bir kenara bırakarak yaşamını sürdüren biri... Evde yatmaktan, uyumaktan gözlerinde çıbanlar çıkar. Doktor seyehate çıkmasını söyler. Arkadaşı Ştolts onu bir şekilde evden çıkarır. Hayatının bir dönemi dahi olsa yeni tanıştığı Olga adlı kadınla hayata yeniden tutunur. Kitap insanların hiçbir zaman değişmeyeceğini hatırlatıyor. Aynı zamanda romanı okurken hepimizin içinde biraz bile olsa oblomovluk olduğunu da gösteriyor.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,4bin okunma
490 syf.
·
Puan vermedi
Bunlar kamburun hikayesini okuyan birinin düşünceleri
Victor Hugo'nun, Sefiller adlı romanından sonra okuduğum bu romanda beni büyüledi. Quasimodo adının anlamı bile Latince de ; eksik tamamlanmamış adam olarak tanımlanır. Adının anlamını yaşayan yarım bir adam. Kambur, yarı duymayan, yarı görmeyen... Esmeralda yüzü güzel olsada halkın ona çingene kız, büyücü kız diyerek etiket yapıştırıp bir insan güzel de olsa çirkin de olsa halkın seni olduğu gibi kabul edememesi. İçinde toplum tarafından üzerimize yapışan etiketlerin başımıza açtıklarından tutun da aşka kadar herşey işlenmiş. Sonu o kadar güzel ki Quasimodo kadar güzel, naif seven biri var mıdır?
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Kitap Zamanı Yayınları · 201132,9bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kitabı okumaya başladığım andan itibaren kendimi bir çatışmanın ortasında buluyorum. Yıllardır süren Doğu-Batı çatışması.. Neriman'ın yedi yıldır süren bir ilişkisi vardır. Ve bir yandan da yeni tanıştığı modern hayat olarak gördüğü Macit adında bir beyefendi vardır. Kitap boyunca Neriman, Macit ve Şinasi arasında kalır. Neriman'ın geleneksel mi yoksa modern hayatımı seçecek olması kitabın ana unsurudur. Neriman'ın yapacağı seçim roman da merak unsuru oluşturur ve Peyami Safa'nın akıcı dili romanı keyifle okumamızı sağlar.
Fatih-Harbiye
Fatih-HarbiyePeyami Safa · Ötüken Yayınları · 199747,8bin okunma