Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygu Özdemir

kaderi olan biri varsa o bir erkektir. kendisine kader tayin edilen biri varsa o bir kadındır.
Reklam
Melekler, eğer gerçekten varsa, bize katıla katıla gülüyorlardır. Bir beden sahibi olmak ve onun hakkında hiçbir şey bilmemek. Yanında kullanım kılavuzu yok.
Bazen sadece hastalık belirtilerinden ibaretmişim, ağrıdan yapılmış bir hayaletmişim gibi hissediyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rahatsızlıklarım namertçe nüksediyordu, ne zaman gelecekleri asla belli olmazdı. Sonra bedenimin içinde bir şeyler olur, kemiklerim ağrımaya başlardı. Bu tatsız , candan usandıran bir ağrıydı -onu böyle adlandırıyorum. Aralıksız devam eder, saatlerce durmaz, bazen günlerce sürerdi. Bu ağrıdan kaçış olanaksızdı ,onun için bir ilaç veya iğne yoktu. Bir nehrin akması ve ateşin yanması gerektiği gibi bu da ağrımalıydı. işte. Bu her saniye boşluğa kayan fiziksel parçalardan oluştuğumu hatırlatıyordu. Belki de insan ona alışabilirdi? Onunla yaşamayı öğrenebilirdi. Tıpkı orada geçmişte neler olduğunu hiç düşünmeden Aushwitz veya Hiroşima şehirlerinde yaşayan insanlar gibi. Hani sadece yaşamlarını sürdüren.
Ben çok güzel bir çağda yetişmiştim, şimdi geçmişte kaldı ne yazık ki. O çağda, değişime hazır olmak, devrimci önseziler yaratmak için bir yetenek vardı. Şimdilerde kimsenin yeni bir şeyler düşünmeye cesareti yok. Durmadan var olan düşünceler konuşuluyor, eski düşünceler yuvarlanıp duruyor. Gerçek yaşlandı ve bunadı; ne de olsa, her canlı organizma gibi kesinlikle aynı yasalara tabi -yaşlanıyor. Onun küçük parçaları olan duyular da apoptoza uğrar. Apoptoz, maddenin yorgunluğu ve tükenmesiyle gelen doğal ölümdür. Yunancada bu sözcük "taç yapraklarının dökülmesi" anlamına gelir. İşte dünya da taç yapraklarını döktü.
Reklam
Hapishane dışarıda değildi, her birimizin içindeydi. Belki de onsuz nasıl yaşanacağını bilmiyorduk
...en iyi sohbetler kendinizle yaptığınızdır.en azından bir yanlış anlaşılma olmaz.
İnsanın aynaya bakıp kendisini görememesi ne dehşet verici.
... gençliğin bizatihi güzellik olduğunu yaşlanınca anladım.
Reklam
Büyüyünce insan daha az mı bencil oluyor, yoksa kendini kendinden bile saklamayı mı yeğliyor?
Ortada bir anne varsa, gözünüzün içine şefkatle bakıyorsa, hayat size böyle fevkalade bir lütufta bulunuyorsa, gerisi artık o kadar da mühim olmuyor. İnsan bunun kıymetini çocukken pek bilmiyor da, o anneyi bir kere yitirdikten sonra, hani belki rüyama girer umuduyla kendini zorlayarak uyumaya çalıştığı yıllar boyunca, kafasına dank ede ede anlıyor.
Hayır, görmeye karar vermedikçe, kimsenin neye benzediğini bilmemiz mümkün değil. Yakından baktığımızda bile.
İnsan denen mahlukat, kendine başkasının gözünden bakmaya başlayınca nasıl da çirkinleşiyor.
Çünkü bazı sızılar bir defa başladı mı artık geçmiyor. Bazı yaralar hiç kapanmıyor. Bazı eller bazı saçları okşamayınca, bu minicik, aptal, önemsiz şey yaşanmayınca, bazı hayatlar geri dönüşsüz biçimde tarumar oluyor. Belki siz bunu bilmiyorsunuz. Umarım hiç öğrenmezsiniz. Bazı durumlarda sadece bilmeyenler yaşamayı beceriyor. Hayatta kalmakla yaşamayı becermek aynı şey değil.
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.