Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eda

Çünkü, hayalden doğan umutlar, genellikle zaman içinde kırılıp giderler, temelleri yoktur. Tıpkı köksüz bazı ağaçlar ve çiçekler gibi...
Reklam
Geçmiş uçsuz bucaksız, taşlık bir arazidir, kimileri sanki otobandaymış gibi geçip gitmekten hoşlanırken kimileri de sabırla bir taştan ötekine seker, taşı yerden kaldırır çünkü altında ne olduğunu öğrenmek ister.
Sayfa 28 - kırmızıkediKitabı okudu
"Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi anlayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilir, çünkü bu senin kendine değiştirmen anlamına gelecektir."
Sayfa 758 - kahinKitabı okudu
"Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırk sekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hâlâ çok etkilayeci bir buluş olduğunu düşünürler."
Reklam
"Bir kaç ay süren dikkatli bir gözlem sonucunda ikinci bir kuram ortaya çıkmıştı ki o da şuydu - eğer insanlar dudaklarını devamlı çalıştırmazlarsa, beyinleri çalışmaya başlıyor."
Sayfa 288 - FordKitabı okudu
Ömrüm boyunca bir cam tankın içindeki , saydam olsa da nüfuz edilemez, aşılamaz bir engelin gerisinde yaşadım. Karşı taraftaki parıltılı dünyayı gözlemekte, canım isterse kendimi onun içinde düşünmekte özgürdüm. Ama hep, babanın benim için inşa ettiği sağlam, geçit vermez bir varoluşun sınırları içinde, korunaklı, kısıtlı kaldım, başlarda yaşım gençken bile isteye, şimdiyse, babam günden güne solup giderken, çaresizce. Sanırım bu cam duvarlara alıştım ve cam kırıldığı, tek başıma kaldığım takdirde suyla birlikte dışarıya fışkırıp kendimi hiç bilmediğim, engin bir boşlukta umutsuzca çırpınırken, soluk almak için deli gibi debelenirken bulmaktan ödüm kopuyor.
Sayfa 457 - PeriKitabı okudu
Sıkıntılı ve bunalımlı anlarda görülen rüyalar öylesine keskin çizgilerle dolu ve öylesine gerçeğe uygundur ki çoğu zaman ürperticek kadar korkunçtur. Böyle bir rüya görmemiş olan kimse,bu Puşkin veya Turgenyev gibi bir sanatçı bile olsa, uyanıkken bu tabloyu uydurmasına imkan yoktur. Böyle rüyalar zaten hasta olan bünye üzerinde derin izler bırakır, uzun zaman hafızadan silinmez.
"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."
"Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor, bulmak için uğraşamaya üşeniyor, yanlış ve bayağı olduğunu sezdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti firarda buluyordu... Her şeyden, her derin düşünceden, her üzüntülü nefis muhasebesinden kaçmayı itiyat edinmişti."
Reklam
"Zannediyorsun ki, hepimiz birer makineyiz ve evvelden kurulduğumuz gibi işleriz. Bir yerde bir bozukluk oldu mu, derhâl orayı söküp atmak lazım!.. En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkâr edebiliriz? Böyle hadiseler kimseyi olduğundan daha fena, yahut daha iyi yapamaz."
Sayfa 139Kitabı okudu
"İnsan-hayvanların kampa girip çıkmalarını ve etrafta dolaşmalarını izledi. İnsanların yarattığı tanrılara baktıklarına benzer biçimde, Beyaz Diş de önündeki insanlara bakıyordu. Üstün yaratıklardı, şüphesiz tanrılardı. Zayıf kavrayışına göre, insanların gözündeki tanrı kavramı benzeri, mucize yaratıcısıydılar. Egemen yaratıklardı, bilinmeyen ve imkansız her tür güce sahiplerdi, canlılara ve canlı olmayanlara hakimlerdi; hareket edenlerin kendilerine itaat etmesini sağlıyor, hareket etmeyenlere haraket katıyor ve ölü yosun ve odundan hayat, güneş renginde ve ısıran bir hayat yaratıyorlardı. Onlar ateş yapıcılardı! Onlar tanrıydı."
Bir şeylere inanmaya hazır olmadıkça her şeye baştan başlamak zordu.
Sayfa 179 - ZezeKitabı okudu
Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Sayfa 169Kitabı okudu
"Bilesin ki kalbimiz kocaman olduğu sürece sevdiğimiz her şey içine sığar."
Sayfa 120 - ZezeKitabı okudu
"Bir süre fabrikayı düşündüm. Onu hiç sevmiyordum. Sabahki hüzünlü düdüğü akşamüstü saat beşte daha da fena gelirdi kulağıma. Fabrika bir ejderhaydı; her sabah insanları yutan, akşamlarıysa yorgun insanlar kusan bir ejderha."
Sayfa 62 - ZezeKitabı okudu
Reklam
"Yaşam durmuyordu; geçenler gerilerde kalıyor, irili ufaklı kaygılarıyla bizi hep gelecek çağırıyordu."