Hayatta sürekli hatalar yaptınız ve genellikle de yanlış inançlarımızın kurbanı olduğumuz hususunda haklısın. Ama mutluluk yanlış tasavvurlarımıza dayanıyor diye her türlü mutluluktan vazgeçmek zorunda olduğumuz anlamına mı gelir bu?
İnsanın ruhu, zihni ve tutkuları eğer o büyük engel olmasa bir kartal misali uçmasını sağlayabilirdi.
Bu büyük engel tüm zayıflıklarıyla kendi vücudumuzdur. Çünkü vücudumuz miskinliğe ve rehavete meyillidir. Hedefe giden yolda karşılaştığımız zorluklar onu korkutur.
O zaman olsaydı,hemen uygun bir uğraş buluverirdim kendime,özellikle de,”güzel ve yüce her şeyin onuruna içerdim! Önce, kadehime gözyaşlarımı damlatarak,sonra da onu her güzel ve yücenin onuruna kaldırıp içmek için hiçbir fırsatı kaçırmazdım.
Başkalarıyla konuşurken dikkatli ol! İnsan her zaman dikkatli olmalı başkalarına karşı. Gerçekten herkes birbirinden tiksiniyor. Kişi salt kendi kıskançlıkları ve istekleri için yaşıyor çağımızda. Her biri büyük zevk alıyor kötülük yapmaktan. Eğer onlara açılacak ve onlara ilişkin yargıda bulunmaya başlayacak olursan, senden tiksintiyle uzaklaşıp seni yok etmeye çabalayacaklardır.
İnsanlar, sürekli korkunun tutsağı olduklarından ve olacaklarından, bu böyle devam ettiği sürece, dere kıyısındaki söğüt ağaçları gibi çürüyüp yok olmaya mahkumdur.
Gelibolu’nun ayazı yamandır. Hiç acımaz, çarpar insanı. Gelibolu’nun ayazı serttir. Ege’den hiç beklenmeyecek kadar hırçındır, insafsızdır. Uğultulu seslerle ürkütücü bir hikâye anlatarak dolaşan rüzgâr insanı döver, hırpalar. Sessiz ve incecik yağan erken bahar yağmuru, rüzgârın anlattığı ürkütücü hikâyeyi anlamış kadar içini titretir insanın. Rüzgârın anlattığı hikâye, bunu daha önce hiç duymamış, hiç bilmemiş olanları bile etkiler, hüzünlü bir iz bırakır ziyaretçilerde. Gelibolu’nun rüzgârı yorar, yalnızlaştırır. Gelibolu’nun ayazı yaman ve ürperticidir. Yabancılar bunu anlamaz, bu kadar Doğu-Akdeniz’de ayazın bu kadar sert olabileceğine inanmazlar. Ancak Çanakkale’nin yerlileri bilir ayazının sertliğini. Gelibolu Yarımadası ayazın en yaman vaktinde; erken baharda çarpar insanı.
Ben olsam böyle kritik bir durumda ancak üzerinden zaman geçince değerlendirmek üzere havada kuruturdum. Islanmış bir kağıdı tekrar okuyabilmek için en iyi yöntem budur.