Muhammed Tiryaki

263 syf.
·
Puan vermedi
Sanıyorum 2004 yılıydı. Çerkezköy'de sıkıcı bir yaz akşamında TV kanalları arasında zap yaparken TRT'de Baba'ya denk geldim. Filmin 45 dakikasını kaçırmıştım ama yine de bir izleyelim bakalım dedim. Tamer Karadağlı ve Rüştü Asyalı'nın çok başarılı dublajıyla gösterilen filmi başından başlamamama rağmen büyülenmiş bir şekilde
The Annotated Godfather
The Annotated GodfatherJenny M. Jones · Blackdog & Leventhal Publishers · 20071 okunma
Reklam
368 syf.
6/10 puan verdi
Daha önce Çavuşesku Romanya'sına dair bulabildiğim tek kurgu kitap
Komünist Bir Kocakarıyım
Komünist Bir Kocakarıyım
olmuştu. Bir edebi şaheser değildi ama yeterliydi. Son 100 Gün'ü ise konusunu okuyup hemen aldığımı hatırlıyorum. (Fiyat etiketi hala 32 TL basılı) Ama okuma sırası çok geç geldi. Nasıl ki
Teke Şenliği
Teke Şenliği
Dominikli diktatör Trujillo'nun son gününü anlatıyorsa Son 100 Gün de Rumen diktatör Çavuşesku'nun tiranlığının yıkılış günlerini anlatıyor. Bir İngiliz göçmenin gözünden anlatılan olayların kurgusal kısmında pek bir çekicilik yok. Öyle olunca ben de satır aralarındaki gerçekliklere konsantre olmak durumunda kaldım. Demir Perde'nin sonu geldiğinde tüm Doğu Avrupa'da domino taşları gibi teker teker birbiri üstüne yıkılan idarelerin batışı aşağı yukarı birbirinin aynıydı. Ama Çavuşesku'nun sonu diğer hepsinden ayrıksı bir yerdeydi. Çünkü onun son mitingi de, yargılanması da kurşuna dizilmesi de televizyon kanallarından canlı yayımlanmıştı. Bu belki de kendinden sonra gelecek olanlar için sağlam bir ibret vesikasıydı ama pek de öyle olmadı. Kitabın da söylediği gibi ne de olsa genelev yeniydi ama orospular eskiydi. '80'li yılların Romanya'sına dair bir başka kitabı daha okumaya gerek var. Diktatörlüklerden alınacak çok dersler var zira.
Son 100 Gün
Son 100 GünPatrick McGuinnes · Habitus Kitap · 201512 okunma
178 syf.
7/10 puan verdi
Her ne kadar henüz iki romanını okumuş olsam da Talip Apaydın için '48 kuşağının bireyi ve köy toplumunda birey psikolojisini inceleyen ayrıksı bir yazar diyebilirim.
Sarı Traktör
Sarı Traktör
'de materyalizmin yavaş yavaş kanına girdiği bir köy gencini ele alan Apaydın Yarbükü'nde de kanunun güçlünün güçsüzü ezdiği bir düzenden başka bir şey olmayan köy toplumunda güçsüzün zulme ne kadar dayanabileceğini irdeliyor. Kedi yavrusunun bile en kıstırılmış zamanında can havliyle tırnaklarını çıkardığı doğada herkes tarafından dalgaya alınmanın üzerine tarlasına ve karısına göz diken bir adam karşısında içindeki isyanın hangi aşamada eyleme geçebildiğine bakınıyor. Nezaketin, saygının zayıflık haline geldiği bugünkü şehir toplumuna oranla dönemin köylerinde benzerleri çokça olan bir zayıflığın devrimindeki hudut hikaye ölçeğinde de ilgi çekici.
Köpekler
Köpekler
romanını okuyanlar da hatırlayacaktır; kırsalda hayat erkeğin kaçınılmaz biçimde ilkel benliğini ortaya çıkarmak zorunda kalmasını anlatır. Yarbükü de benzer biçimde Türk köylüsünün ilkel benliğine dönüşünü işliyor. O kuşaktan
Osman Şahin
Osman Şahin
'in de benzer çalışmaları var. Diğer yandan '48 kuşağı, özellikle enstitü mezunu yazarlar toplumsal gerçekçilik mevzusunda bireyden ziyade kitleyle ilgilenir. Talip Apaydın bu açıdan ayrı bir yerde. Fakat edebi keyif vermek konusunda da diğerlerine oranla biraz zayıf. Tekrarlara çok sık başvuruyor ve olayların nedenselliğiyle fazla ilgilenmiyor. Karakterlerin hikaye içindeki yerlerine onları getiren şartları hiç vermeden, az bilgiyle alışmamızı bekliyor. 200 sayfayı geçmeyen romancıklarıyla istediğini ucu ucuna elde ediyor.
Yarbükü
YarbüküTalip Apaydın · Literatür Yayıncılık · 200894 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
346 syf.
10/10 puan verdi
Bir keklik, elcik keklik. Bir çocuk, bir dede. Türkiye-Amerika dostluğu dedikleri ama aslında Amerika'nın Türkiye'yi sömürerek somurmasına karşı duran bir avuç insan. Türk'ün dış politikada ve iktisadında bağımsızlığı bile isteye, bizzat baba bildiği İnönü'nün, Menderes'in eliyle Amerikanlara aha buyur diye teslim
Keklik
KeklikFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2008451 okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
Birkaç sene evvel aldığım ama okumaya yeni girişebildiğim bu Örsan Öymen kitabını büyük bir zevkle okudum. Öymen ailesinin sarsılmaz bir hayranıyım. Altan Öymen ve Onur Öymen kitaplarını da aynı zevkle okumuştum. Maalesef Örsan Öymen'i çok erken kaybetmemiz yüzünden üçlünün bu esprili üyesinden ancak bir kitap kadar faydalanabiliyoruz. Türkiye... Darbeler ve müdahaleler ülkesi. Meşrutiyet anayasasının ikide bir raftan indirilip tekrar yerine konduğu Abdülhamit döneminden beri sürekli bir ihtilale gebe bir ülke. Darbe, ihtilal, muhtıra, post-modern darbe, darbe teşebbüsü, internet darbesi ve hatta kılkuyruk bir eski imamın yapmaya kalkıştığı prime-time darbesi. Afrika ülkeleri bile bu kadar çeşitli bir müdahaleler sofrasını yaşamamıştır. Darbecilerin sonrasında ikiye ayrılıp birbirlerine darbelendiği zamanlardan tutun da bir darbede darbeci, ertesi darbede hükümetçi olan askerlere kadar türlü çeşitli silahlı kuvvetin katkılarıyla arap saçına dönen bir müdahale kültürü. Birçok cana ve özgürlüğe mal olan ama tartışmasız bir kara mizah içeren, halkın hiçe sayıldığı bu silsileyi birinin biraz da "relax" vaziyet alıp anlatması gerekirmiş. Bu da bir Öymen'e yakışırdı doğrusu. Müthiş güzel bir kitap okudum kendi alanında. Okumak isteyenler için bu kitap şu an meşhur bir kitap sitesinde 20 Tayyip Lirası gibi çok ilginç bir fiyata satılıyor, bedavaya yani. Almayana ihtilal eylemek lazım.
Bir İhtilal Daha Var
Bir İhtilal Daha VarÖrsan Öymen · Doğan Kitap · 201043 okunma
Reklam
Reklam
327 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.