Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Tiryaki

140 syf.
10/10 puan verdi
İlyas kamyon şoförü. Tianshan ve Pamir dağlarının etekleri onun kamyonunun yükü altında her gün sürekli bozuluyor. Baytemir ise yol bakım ustası. O da sürekli İlyas ve diğer İlyasların yıktığı yolları tamir ediyor. Bu daha sonra Asel'le alegorik bir hal alacak bir hikayeye evriliyor. İkisinin de hayatı doğayla ve makineyle mücadele ile
Selvi Boylum Al Yazmalım
Selvi Boylum Al YazmalımCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20219,7bin okunma
Reklam
592 syf.
·
Puan vermedi
Önde gelen 10 Nazi kodamanından biri olan, aralarında bir suikast sonucu ölmüş tek isim Reinhard Heydrich. Hayatı, Naziler içindeki yeri, Nihai Çözüm'ün mimarlığına giden yol her zaman diğerlerine oranla daha ilgi çekici olmuş olmalı ki kendisine dair yazılı kaynak, patronu sıkıcı ve tekdüze Himmler'den daha fazla. Bu kaynaklardan bir diğeri olan
HHhH
HHhH
şüphesiz edebi açıdan da hakkaniyetli bir kitaptı. Gerwath'ın kitabı ise 20. yüzyılın en önemli celladının hayatını Nazi tarihi bağlamında ve onunla paralel ele alıyor. Her biyografi/otobiyografide olduğu gibi şahsın çocukluk ve ilk gençlik yılları burada da sıkıcı ama 1933'ten sonra Heydrich'i RSHA liderliğine ve işgal edilen Çek topraklarının Alman idareciliğine götüren yolları olduğu gibi Heydrich'in Nazi zulüm aygıtını (Himmler ve Eichmann'la birlikte) nasıl sistematikleştirdiğini de bir bir anlatıyor. Lidice Katliamı'nı, Lina Heydrich'in 1985'e uzanan utanmaz yaşantısını, 1945 sonrası Batılıların Nazi Almanyası'na karşı olan bağışlar tutumunu sinirden yutkunarak okumak olası. Fol Kitap, Karanlık Adamlar Dizisi'ne dört dörtlük bir giriş yaptı. Heydrich, popüler karanlık adamlara el kol olabilen sinsi kötülüğün en feci örneği olarak temaya en uygun açılıştı. Yayınevini kutlarım.
Hitler’in Celladı
Hitler’in CelladıRobert Gerwarth · Fol Kitap · 20231 okunma
147 syf.
8/10 puan verdi
Birey psikolojisiyle köy gerçekliğini bir araya getirip yetkin romanlar yazıyor Apaydın. Sürekli tütün dizmekten yorulan Osman'ın dengesi köylünün, muhtarın hatta kardeşinin zulmüyle denk gelince iyice bozuluyor. Çarpıcı bir cehalet romanı. Köylünün bin yıllık cehaletinin gericilikle el ele gittiğinde nerelere varacağına dair karanlık, kesif, bunaltıcı ve sert bir öykü. İlk başlardaki o tekrara dayalı anlatım olmasa bir başyapıt bile diyebilirdim hatta.
Tütün Yorgunu
Tütün YorgunuTalip Apaydın · Literatür Yayıncılık · 2022142 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
%35 (114/320)
·
Puan vermedi
Bu kadar özgün bir konu bulup bu kadar harika bir açılış bölümüne sahip olup devamını getirme konusunda bu kadar beceriden yoksun çok az kitap okumuşumdur. Üstelik bu romandan Alfonso Cuaron küçük çaplı bir başyapıt film üretebilmişti ama Cuaron'un kefaleti bile kitabı kurtarmaya yetmiyor.
İnsanlığın Çocukları
İnsanlığın ÇocuklarıP. D. James · İthaki Yayınları · 202337 okunma
108 syf.
·
Puan vermedi
Kapakta her ne kadar roman ibaresi geçse de bu bir roman değil. Başaran'ın 12 Eylül döneminde hakkında alınan yurtdışı çıkış yasağından kurtulma çabasını anlatıyor. Dil, anlatım ve içerik olarak çok yetersiz maalesef.
Giz Kokan Suskunluk
Giz Kokan SuskunlukMehmet Başaran · Literatür Yayıncılık · 20191 okunma
Reklam
448 syf.
8/10 puan verdi
Bir serinin daha sonuna geldik. 1974 İsveç'i her ne kadar dünyanın en gelişmiş ve demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerinden biri olsa da yine de alabildiğine kapitalist bir sistemin içine hapsolması ve '68 kuşağını anlayamamasıyla halk hareketlerinden nasibini almaktan kurtulamıyor. İki yazar da hikaye örüntüsünü sol gözlem ve doktrini üzerinden kurguluyor. Öyle ki seri Marx'ın adına selam durarak tamamlanıyor. Polisiye yazarları genelde aşırı sağcı ve faşist olur. Ya da Ahmet Ümit gibi korkak solculardan oluşan istisnai kimselerdir. Oysa Wahlöö ve Sjöwall lafını hiç esirgemeyen, çürümeyi ayyuka çıkaran yazarlar. Bu seride en çok bunu özleyeceğim. Ve tabii ki Beck'i, Larsson'u ve diğerlerini.
Teröristler
TeröristlerMaj Sjöwall · Ayrıksı Kitap Yayınları · 202134 okunma
279 syf.
7/10 puan verdi
Baykurt'un Duisburg Üçlemesinden önceki son romanı Yayla. Böylece bu büyük yazarın anavatandaki yazarlık macerası ölümünden sonra çıkan Eşekli Kütüphaneci hariç son buluyor. Tabii romancılık açısından. Yayla, Köygöçüren'le birlikte bu upuzun dönemin başyapıt diyemeyeceğim iki romanından biri. Kısa bir roman olmasına ve oldukça vurucu olmasına rağmen öncekilere göre biraz yavan ve kurgusu tam oturmamış. '70'li yıllarda köylere sağlık sistemini gönderememiş, doktorlarını hastanelerini dürüst ve adil dağıtamamış Türkiye'de bir köy kızı ölümün eşiğinde çırpınırken sırf profesör diye doçent diye mühendis diye aydın sayılan insanların bürokrasinin kulu ve kölesi olmasını işliyor. Konunun çarpıcılığının yanı sıra Baykurt'un her romanında var olan ve ta Irazca günlerinden kalma bir gelenek haline gelen köyün arif yaşlı kişisini hikayenin merkezine alma geleneği romanın işleyebilen yanlarından. Baykurt o kadar büyük bir yazar ki bu romanı başkası yazsa bir başyapıt diyebilirdik ama o, çıtayı o kadar yükseğe çıkarmış ki Baykurt kalitesi sınırlarında Yayla başaltı bir eser olarak kalmış. Yine de samimi göz yaşlarınızı esirgeyemeyeceğiniz bir yapıt olduğunu eklemek gerek.
Yayla
YaylaFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2011242 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
Hayvan davranışlarını incelemeye, onlar hakkında belgeseller izlemeye ve kitaplar okumaya bayılırım. Şimdiye kadar Türkçeye belirli hayvanların yaşamlarını anlatan kitaplar çevrilmiş olsa da birçok hayvanın tür tür anlatıldığı çok kapsamlı bir kitap çevrilmemişti. Ashley Ward'ün esprili, sade, bol örnekle dokuduğu kitabı önemli bir eksiği giderdi. Antarktika krili, hamamböceği, karınca, arı, kambur balina, katil balina (balina katili), termit, fil, aslan, sırtlan, kurt, şempanze, babun, bonobo, tavuk gibi sayısız hayvanın sosyal yaşamları, alışkanlıkları, savaşları, avlanmaları, cinsel dünyaları, insanlarla olan etkileşimleri... Hazine gibi bir kitap oldu benim için ve tabii ki hayvan dünyasına bakıp insan dünyasına, tarihine, sosyal ilişkilerine orantılayıp sonuçlar çıkarmamı sağlamasıyla beyin jimnastiği için de çok keyifli ve faydalıydı. İrene Kitap yayınevinin bu tarzda daha çok kitabı (biraz da ucuz olsun lütfen) basmasını diliyorum. Ziyafet her zaman denk gelmiyor.
Hayvanların Akıl Almaz Yaşamı
Hayvanların Akıl Almaz YaşamıAshley Ward · İrene Yayınları · 20234 okunma
624 syf.
·
Puan vermedi
Öğretmenlerin öğrencilere zorunlu kitap okuma ödevi vermesi gibi bu kitabı da öğretmenlere zorunlu ödev diye verip okutmak gerekiyor. Bugün de farklı biçimlerle itibarsızlaştırılmaya devam edilen bir meslek olarak öğretmenliğin Türkiye'deki en dehşetli dönemini anlatıyor Fakir Baykurt. Örneğin bugün kaç öğretmen '60'lı yılların
Bir TÖS Vardı
Bir TÖS VardıFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 201842 okunma
263 syf.
·
Puan vermedi
Sanıyorum 2004 yılıydı. Çerkezköy'de sıkıcı bir yaz akşamında TV kanalları arasında zap yaparken TRT'de Baba'ya denk geldim. Filmin 45 dakikasını kaçırmıştım ama yine de bir izleyelim bakalım dedim. Tamer Karadağlı ve Rüştü Asyalı'nın çok başarılı dublajıyla gösterilen filmi başından başlamamama rağmen büyülenmiş bir şekilde
The Annotated Godfather
The Annotated GodfatherJenny M. Jones · Blackdog & Leventhal Publishers · 20071 okunma
Reklam
368 syf.
6/10 puan verdi
Daha önce Çavuşesku Romanya'sına dair bulabildiğim tek kurgu kitap
Komünist Bir Kocakarıyım
Komünist Bir Kocakarıyım
olmuştu. Bir edebi şaheser değildi ama yeterliydi. Son 100 Gün'ü ise konusunu okuyup hemen aldığımı hatırlıyorum. (Fiyat etiketi hala 32 TL basılı) Ama okuma sırası çok geç geldi. Nasıl ki
Teke Şenliği
Teke Şenliği
Dominikli diktatör Trujillo'nun son gününü anlatıyorsa Son 100 Gün de Rumen diktatör Çavuşesku'nun tiranlığının yıkılış günlerini anlatıyor. Bir İngiliz göçmenin gözünden anlatılan olayların kurgusal kısmında pek bir çekicilik yok. Öyle olunca ben de satır aralarındaki gerçekliklere konsantre olmak durumunda kaldım. Demir Perde'nin sonu geldiğinde tüm Doğu Avrupa'da domino taşları gibi teker teker birbiri üstüne yıkılan idarelerin batışı aşağı yukarı birbirinin aynıydı. Ama Çavuşesku'nun sonu diğer hepsinden ayrıksı bir yerdeydi. Çünkü onun son mitingi de, yargılanması da kurşuna dizilmesi de televizyon kanallarından canlı yayımlanmıştı. Bu belki de kendinden sonra gelecek olanlar için sağlam bir ibret vesikasıydı ama pek de öyle olmadı. Kitabın da söylediği gibi ne de olsa genelev yeniydi ama orospular eskiydi. '80'li yılların Romanya'sına dair bir başka kitabı daha okumaya gerek var. Diktatörlüklerden alınacak çok dersler var zira.
Son 100 Gün
Son 100 GünPatrick McGuinnes · Habitus Kitap · 201512 okunma
178 syf.
7/10 puan verdi
Her ne kadar henüz iki romanını okumuş olsam da Talip Apaydın için '48 kuşağının bireyi ve köy toplumunda birey psikolojisini inceleyen ayrıksı bir yazar diyebilirim.
Sarı Traktör
Sarı Traktör
'de materyalizmin yavaş yavaş kanına girdiği bir köy gencini ele alan Apaydın Yarbükü'nde de kanunun güçlünün güçsüzü ezdiği bir düzenden başka bir şey olmayan köy toplumunda güçsüzün zulme ne kadar dayanabileceğini irdeliyor. Kedi yavrusunun bile en kıstırılmış zamanında can havliyle tırnaklarını çıkardığı doğada herkes tarafından dalgaya alınmanın üzerine tarlasına ve karısına göz diken bir adam karşısında içindeki isyanın hangi aşamada eyleme geçebildiğine bakınıyor. Nezaketin, saygının zayıflık haline geldiği bugünkü şehir toplumuna oranla dönemin köylerinde benzerleri çokça olan bir zayıflığın devrimindeki hudut hikaye ölçeğinde de ilgi çekici.
Köpekler
Köpekler
romanını okuyanlar da hatırlayacaktır; kırsalda hayat erkeğin kaçınılmaz biçimde ilkel benliğini ortaya çıkarmak zorunda kalmasını anlatır. Yarbükü de benzer biçimde Türk köylüsünün ilkel benliğine dönüşünü işliyor. O kuşaktan
Osman Şahin
Osman Şahin
'in de benzer çalışmaları var. Diğer yandan '48 kuşağı, özellikle enstitü mezunu yazarlar toplumsal gerçekçilik mevzusunda bireyden ziyade kitleyle ilgilenir. Talip Apaydın bu açıdan ayrı bir yerde. Fakat edebi keyif vermek konusunda da diğerlerine oranla biraz zayıf. Tekrarlara çok sık başvuruyor ve olayların nedenselliğiyle fazla ilgilenmiyor. Karakterlerin hikaye içindeki yerlerine onları getiren şartları hiç vermeden, az bilgiyle alışmamızı bekliyor. 200 sayfayı geçmeyen romancıklarıyla istediğini ucu ucuna elde ediyor.
Yarbükü
YarbüküTalip Apaydın · Literatür Yayıncılık · 200891 okunma
346 syf.
10/10 puan verdi
Bir keklik, elcik keklik. Bir çocuk, bir dede. Türkiye-Amerika dostluğu dedikleri ama aslında Amerika'nın Türkiye'yi sömürerek somurmasına karşı duran bir avuç insan. Türk'ün dış politikada ve iktisadında bağımsızlığı bile isteye, bizzat baba bildiği İnönü'nün, Menderes'in eliyle Amerikanlara aha buyur diye teslim
Keklik
KeklikFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2008451 okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
Birkaç sene evvel aldığım ama okumaya yeni girişebildiğim bu Örsan Öymen kitabını büyük bir zevkle okudum. Öymen ailesinin sarsılmaz bir hayranıyım. Altan Öymen ve Onur Öymen kitaplarını da aynı zevkle okumuştum. Maalesef Örsan Öymen'i çok erken kaybetmemiz yüzünden üçlünün bu esprili üyesinden ancak bir kitap kadar faydalanabiliyoruz. Türkiye... Darbeler ve müdahaleler ülkesi. Meşrutiyet anayasasının ikide bir raftan indirilip tekrar yerine konduğu Abdülhamit döneminden beri sürekli bir ihtilale gebe bir ülke. Darbe, ihtilal, muhtıra, post-modern darbe, darbe teşebbüsü, internet darbesi ve hatta kılkuyruk bir eski imamın yapmaya kalkıştığı prime-time darbesi. Afrika ülkeleri bile bu kadar çeşitli bir müdahaleler sofrasını yaşamamıştır. Darbecilerin sonrasında ikiye ayrılıp birbirlerine darbelendiği zamanlardan tutun da bir darbede darbeci, ertesi darbede hükümetçi olan askerlere kadar türlü çeşitli silahlı kuvvetin katkılarıyla arap saçına dönen bir müdahale kültürü. Birçok cana ve özgürlüğe mal olan ama tartışmasız bir kara mizah içeren, halkın hiçe sayıldığı bu silsileyi birinin biraz da "relax" vaziyet alıp anlatması gerekirmiş. Bu da bir Öymen'e yakışırdı doğrusu. Müthiş güzel bir kitap okudum kendi alanında. Okumak isteyenler için bu kitap şu an meşhur bir kitap sitesinde 20 Tayyip Lirası gibi çok ilginç bir fiyata satılıyor, bedavaya yani. Almayana ihtilal eylemek lazım.
Bir İhtilal Daha Var
Bir İhtilal Daha VarÖrsan Öymen · Doğan Kitap · 201043 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
12 Mart 1971 muhtırası Türkiye müdahaleler tarihinde en az bilinen ve en az ilgi uyandıran askeri müdahaledir. Bunda 2 sene içinde bertaraf edilebilmesinin ve 12 Eylül darbesinin devasa etkisinin yanında 12 Mart'ın güdük kalmasının önemli bir payı vardır. Dahası 12 Mart'tan yalnızca üç gün önce 9 Mart'ta yapılamayan devrim, 12
Avcıların Üç Günü
Avcıların Üç GünüSevim Kahraman · Destek Yayınları · 20236 okunma
321 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.