Ailesiyle birlikte küçük bir kasabada yaşayan haylaz bir çocuğun hikayesini anlatmaktadır. Haylazlığından dolayı sürekli dayak yiyen ve hiçbir şekilde vazgeçmeyen zeze birgün biriyle tanışır. Tanıştığı kişide her sabah okula giderken asılarak belli bir süre okula kadar gittiği arabanın sahibidir. Zeze herşeyi merak eden herşeyi sorgulayan bir çocuktur. 5 yaşında olmasına rağmen 6 yaşındayım deyip erkenden okula başlamıştır. Birgün bi şarkı yüzünden babasından çok kötü bir dayak yer ve evden uzaklaşır. Kendinden yaşça büyük arkadaşım dediği insanın yanına gider ve ona bir teklifde bulunur. Ondan babası olmasını ister. Adam bunu kabul etmez ama her zorlukta yanında olacağına söz verir. Birgün zeze okuldayken arkadaşı tarafından bir kaza olduğunu ve kazada arkadaşım dediği kişiyi kaybettim diyerek dersden çıkar. Hastalanır, hayatında olumlu olan ne varsa hepsini bir kenara bırakır. Onu yeniden hayata bağlamaya çalışan ablası ve annesidir. Ellerinden gelen ne varsa zeze için en iyisini yapmaya çalışırlar. Fakat zeze hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını söyler. Babası dizlerinin üzerine çöker ve zezeye artık herşeyin daha güzel olacağını söyler. Artık babası bi işe girmiş ve ustabaşı olarak çalışmaktadır.