Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emrah Gedikoğlu

Emrah Gedikoğlu
@Flyingkoala
Lisans
İstanbul
Samsun, 29 Eylül
28 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
214 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yaban-cı
Dönem olarak bakıldığında birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş, bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz, Anadolu’da ortalık karmakarışık. Bir tarafta Ankara hükümeti diğer tarafta İstanbul hükümeti, ülkenin bazı bölgeleri işgal altında acayip bir ortam. Böyle bir dönemde anlatabilecek onlarca hikaye çıkabilmesine rağmen bu kitapta anlatılan bambaşka bir
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,4bin okunma
Reklam
632 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Bu kitabı tek bir cümle ile anlat deselerdi, herhalde “miskinliğin kitabı yazılmış derdim” Oblomov öyle bir klasiktirki literature “oblomovluk” diye bir kavram katmıştır. “Oblomovluk sendromu” bilinçli tembellik, bir sonraki adımın ne olacağını bile bile tembellikten hiç bir şey yapmamak manasında kullanılır. Kitabın ana karakteri Oblomov varlıklı bir ailenin çocuğu olarak herhangi bir maddi zorluk çekmemiş, kendisine küçüklüğünden beri herhangi bir sorumluluk verilmemiş, her işini bir yardımcı yapmış, ayakkabısını bile bağlamamıştır. Ailesi dünyadan göçüp gidince tek başına kalan Oblomov’un başına gelenler mükemmel bir şekilde anlatılmıştır kitapta. Sabahtan akşama kadar üzerindeki hırkasıyla yattığı yerden her işini başkalarına yaptırmaya çalışan bir karakter düşünün. Bazı bölümlerinde miskinlik öyle bir seviyeye çıkar ki bir yandan gülümseyip bir yandan sinirlenebilirsiniz. Daha da garibi Oblomov bu durumdan şikayetçi değil bilakis mutlu. Ama her şeye rağmen Oblomov karakteri acayip sempatik geldi bana. Çok saf kalpli olması bunu sağlıyor sanırım. Oblomov’dan yana herhangi bir ihanete uğramaz kimse. Ayrıca kitapta Rus burjuvazine dair detaylar bulunuyor. Hatta başka milletlerle olan kültür farklarından bahşediyor ama tabi ana mevzu başka. Bu kitapla okurun güçlü bir bağ kurması çok olası çünkü her birimizin hayatında muhtemelen Oblomov olduğu bir durum ya da dönem vardır. Böyle bir mevzunun bu kadar güzel dile getirilmesi etkileyici. Kitabı hiç sıkılmadan zevkle okudum. Bana göre Rus klasikleri içinde yeri çok yukarılarda. Kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,4bin okunma
148 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Arayış
“ Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi, belki gerçekten arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun” Dedi ana karakter Siddhartha 137. Sayfada. “Siddhartha” kitabı çocuk yaşlarda ki ana karakterin, hayatı boyunca öz benliğini arayışını konu edinmiştir. Bu süreçte farklı öğretileri deneyimleyip, bir süre dini ritüellere katılıp sonrasında ise bambaşka bir yola girip dünyevi hazlardan oluşan bir süreç geçirmiştir. Nihayetinde gerçek mutluluğun bu tür hazlar ile sağlanamayacağını farkedip, kendi içinden gelen sesi dinleyip enteresan bir sonuca ulaşmıştır. Yazarın özellikle “zaman” ve “nesne” ile alakalı yürüttüğü felsefe, sigortaları yaktırabilir. Kitap birçok okur için ilham kaynağı olabilecek niteliktedir. Bir kez okunup bırakılacak bir kitap olmadığını düşünüyorum. Ara, ara tekrar okunabilir. Ayrıca “turnusol” isimli bir ekşi sözlük yazarının, kitabı ve Hesse’yi “Uzaklarda arama çünkü sen içimdesin“ parçasıyla bağdaştırması beni benden almıştır. İyi okumalar.
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
752 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
“Bir gün tek başına” kitabı, 1959 ile 27 Mayıs 1960 darbesine kadarki süreçte geçmektedir. Doğal olarak siyasi bir eserdir. Kitapta, uzun süredir iktidarda olan demokrat partinin, karşıt görüşler üzerinde kurmuş olduğu baskıcı rejim, Vedat Türkali’nin siyasi bakış açısıyla anlatılıyor. Mesela karşıt görüşlü bazı gazetecilerin tutuklanması, CHP’yi
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
188 syf.
9/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Hamlet, neredeyse Dünya’nın her yerinde tiyatrosu oynanan bir klasik. William Shakespeare’den okuduğum dördüncü eser. Şiirsel bir yapıyla, kafiyeli olarak yazılmış olmasına rağmen, bir çok satır derin anlamlarla dolu. Bu kadar ince bir kitaptan bu kadar fazla alıntı yaptığım olmamıştı sanırım. Konu olarak en basit tabiriyle “bir intikam hikayesi” denebilir. Fakat kullanılan karakterlerin ifade ettikleri duygular, alıntılar, metaforlar, kullanılan dil, işi acayip bir seviyeye taşıyor. İçerisinde ufaktan aşkta işleniyor diğer yandan kalleşliğin kitabı yazılıyor. Dostluk, sevgi de var entrika da var. Oldukça zengin, bir eser. William Shakespeare roman yazarı olaysaydı, nasıl bir şey olurdu çok merak ediyorum doğrusu. İyi okumalar
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202045,1bin okunma
Reklam
154 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Macbeth, tam bir karaktersizin hikayesi. Soylu olduğu ülkede çokça sevilen, kral tarafından ödüllendirilen ve kendisine beylik verilen Macbeth. Üç cadıdan aldığı kehanet, eşinin de ara gazıyla politik hırsına yenik düşer ve bambaşka bir yola girer. 400 küsür yıl önce yazılan hikayenin, günümüz politik dünyasıyla da oldukça benzer tarafları var. Shakespeare, insan hayatında bazı şeylerin hiç değişmediğini göstermiş bize. Kitap çok ince ve malum tiyatro oyunu için yazılmış bir eser. İlk etapta oyun metni okumak biraz farklı gelsede alışılıyor. Bu Shakespeare’den okuduğum üçüncü eser. Hiç yabancılık çekmedim desem yeridir. İyi okumalar.
Macbeth
MacbethWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,5bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ah be Othello
Othello, 1600’lerin başında yazılmış bir tragedya. Tiyatro oyunu için yazılmış bir eseri, roman gibi okumak biraz değişik gelsede, sonuç olarak harika bir eser çıkmış ortaya. İçinde aşk, ihtiras, entrika, kıskançlık, hırs, ölüm gibi duyguları ve durumları mükemmel biçimde anlatmış William Shakespeare. Kitaptaki kötü karakter IAGO, kötülükte, Victor Hugo’nun Sefillerindeki kötü karakterle yarışır seviyede. Ana karakter Orhello’nun safın önde gideni olması ise üzdü. Hikayenin bir yerden biz Türklere dokunması da ilginçti. Saf dürüstlüğün her zaman kazanmadığını anlatmış Shakespeare. En azından dünyada. Bu eserin 400 küsür yıldır insanları etkilemesine şaşırmamak lazım. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim. İyi okumalar.
Othello
OthelloWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,5bin okunma
131 syf.
8/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Kitapta İsminden de anlaşılacağı üzere bir idam mahkûmunun son günleri, mahkumun kendi ağzından anlatılır. Victor Hugo 1829 yılında kitabı yazdıktan sonra, ortam baskısı, gelecek olan tepkiler vs. sebebiyle bir süre isimsiz yayınlamış. Hikaye kısmı başlamadan önce uzunca bir önsöz var. Burada yazarın idam cezasına şiddetle karşı çıkması ve bunu sebepleriyle açıklaması hatta kitabı da görmüş olduğu bir infazdan çokça etkilenerek yazdığı anlatılıyor. Dönemin şartları düşünüldüğünde idam cezasının neredeyse bütün dünyada kolayca uygulandığı bir zamanda, ateşli bir şekilde bunun zıttını savunması, nereden bakarsak bakalım acayip ilerici bir görüş. Kitap oldukça ince ve kolay okunabilir. Tam olarak fikirlerini benimsemediğimden midir? Bilemiyorum. Son 20-30 sayfaya kadar çok etkilendiğimi söyleyemem. Son bölümde işin içine evlatta girince bir miktar duygulandım. İdam cezası uygulamasına, Victor Hugo’nun açısından bakmak için okunur. İyi okumalar.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,7bin okunma
160 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hacı Murat, kitabı Şeyh Şamil’in önemli komutanlarından birisi olan Hacı Murat’ın Şeyh Şamil ile ters düşüp Ruslara sığınmasını konu edinmiş. Sorun şu ki kitabın baş kahramanı Hacı Murat rusları da sevmez Şeyh Şamil’i de. Yani tam olarak iki güç arasında kalmıştır. Bir strateji geliştirmesi gerekir. Yaşadıkları ve mücadelesi anlatılır. “Anna Karenina” ve “Savaş ve Barış” gibi destansı iki eseri yazmış olan Tolstoy abimizin bu eserini naçizane sevdim desem yalan olur. Hatta bana göre eseri Tolstoy değilde tanınmamış bir yazar yazmış olsaydı, klasik olmayı geçtim muhtemelen hiç bilinmezdi. Yani demem o ki çok büyük beklentiye girmeden okunmasını tavsiye ederim.
Hacı Murat
Hacı MuratLev Tolstoy · Can Yayınları · 201914,1bin okunma
656 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Devlet Ana
Kitabın bana ne hissettirdiği ve ana hatlarıyla ne anlattığına dair kısa bir inceleme. Detaylı inceleme olması halinde, sayfalar dolusu anlatılabilir bir eser. En baştan belirtmekte fayda var ki; ortaokul ya da liseye giderken tarih derslerinde uyuyan arkadaşlarımız için bir miktar sıkıcı olabilir. Benim için muazzam bir eserdi, çok büyük bir hazdı. Devlet ana, bir çok edebiyat eleştirmenine göre; Kemal Tahir’in edebiyatta geldiği en üst seviye olarak görülür. 1967’de ilk basımı yapılan eser 1968 TDK roman ödülünü almıştır. Kitap 1290’lı yıllarda bir cinayet hikayesiyle başlayıp, sonrasında Osmanlı beyliğinin kuruluş aşamasını anlatıyor. Tarihi bir roman olmakla birlikte Ertuğrul gazi, Osman bey, Orhan bey, Yunus Emre, Şeyh Edebali gibi tarihi isimlerin hikayede anlatılması beni acayip bağladı. Milli duygulardan mıdır nedir bilmem, beni etkiledi. Kuruluş anlatılırken tabii ki o toplumdaki yaşayış, gelenek görenek, adalet anlayışı, töresi, ahlak anlayışı, insan tipi gibi bir çok konuya girilir. Bana en sempatik gelen de kullanılan dildi. Kemal Tahir bazı bölümlerde geleneksel Türk destanlarına selam çakarken, bazı bölümlerde dörtlükleri ile Yunus Emre’yi konuşturması fevkaladeydi. Diğer karakterlerin konuştukları ağızda cabası. Velhasıl tarihi roman sevenlerin muhtemelen çok severek okuyacağı 616 sayfalık bu eseri şiddetle tavsiye ediyorum.
Devlet Ana
Devlet AnaKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20136,9bin okunma
Reklam
188 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Genel olarak bir kitabı okumadan önce araştırmadan, kitapla ilgili herhangi bir bilgi edinmeden okuyorum. Aksi halde gördüğüm bir spoiler olayın tadını kaçırıyor. Önce okuyup bana ne hissettirdiği ne düşündürdüğünü idrak edip daha sonra insanlar ne demiş, ne tür eleştiriler yapılmış, tepkiler ne olmuş kısmına geçiyorum. Bu kitaptada o şekilde yaptım ve kitabı okurken doğal olarak ilk aklıma gelen Dövüş kulübü kitabının bu kitaptan esinlenerek yazıldığı düşüncesi oldu. Öyledir ya da değildir bilemem ama konular yakın. Hatta o kadar ki, bu düşünce klişe olmuş. Kitapta ana karakterin yaşadığı kişilik bölünmesi ve kendi dünyasında yaşadıkları konu edinilmiş. 1846 yılında yayınlanmış ve ikinci eseri, yani henüz toy bir yazar sayılır. Aslında bir deha olduğu birazda buradan belli oluyor. Dostoyevski’nin o dönemde böyle bir fikri olması açıkçası bana şaşırtıcı geldi. Nietzsche’nin “Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur” ve Freud’un “Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı”Sözleri boşuna değildir. Bir kaç saatte okunabilecek 181 sayfalık bir eser. Kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar.
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,1bin okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Varoluşçuluk felsefesine ilgi duyanlara tavsiye ederim
Kitap bilindiği üzere varoluşçuluk felsefesinin en kült eserlerinden bir tanesi. Kitabı okurken ilk aklıma gelen Albert Camus abimizin “Yabancı” isimli eseri ve biraz da Dostoyevski abimizin “Yeraltından notlar” isimli eserinde ki ilk 45 sayfalık felsefi girişi. Yazımı günlük şeklinde olan bu romanı okumak benim için pek de eğlenceli olmadı. Yani 256 sayfa yerine 450-500 sayfa olsa muhtemelen yarım bıraktığım ikinci kitap olarak kitaplıkdaki yerini alırdı. Kitaptaki ana karakterin düşünce ve tavırları kimilerine göre tam bir entellektüel olmakla birlikte bana göre tam bir ruh hastası. Bununla birlikte blue çağında ki okurlara biraz daha anlamlı gelebilir. Kendi açımdan o yaşlarda ki “asi çocuk” tavırlarımın birkaçına uyuyor. Kitabın büyük bölümünde ana karakterin neredeyse her şeye karşı duyduğu bir tiksinti var. Ana karakter Roquentin en başından beri derin bir yalnızlık içinde anlatılır. Ana karakterin düşünce ve tavırlarında neredeyse sınırsız bir özgürlük anlayışı var. Fakat çevreyi yok sayması ve bu özgürlüğün ahlaki açıdan ne kadar doğru olduğu tartışılır. Açıkçası kitabı çok sevdiğimi söyleyemem. Fakat kesinlikle basit bir kitap değil. Anlattığı felsefe ile ilgili saatlerce konuşulup tartışılabilir.
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Kitabın başlangıcı gerçekten çok güçlü. İlk cümlesiyle kendinizi hikayenin içinde buluyorsunuz. Konusu namus cinayeti gibi görünsede, aslında o toplumun göz göre göre işlenecek olan bir cinayete izin verişidir. Sadece 112 sayfa olmasına rağmen, Marquez abimizle ilk defa tanışacak olan okurlar için kitabın dili biraz zorlayabilir. Ama “Yüz Yıllık Yalnızlık” kitabını okuyanlar için çantada keklik sayılır. Bence akış muazzamdı. Özellikle son bölümü okurken gözümde canlandı. Filmini izlesem bu kadar göremezdim. Ek bilgi Kitapta geçen hikaye Marquez abimizin çevresinde olan gerçek bir hikayeymiş. Annesinin ricası üzerine hikayeyi 50 yıl kadar bekletip, asıl hikayenin kahramanlarının çoğunluğu öldükten sonra yazmış ve bu roman için en iyi romanım demiş.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma
102 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İlk yayınlanma 1961 yılında olmasına rağmen, dönemin modern insanının iki yüzlülüğü eleştirisi, günümüz modern insanı içinde son derece uyumlu. Yazılış tekniği olarak benimsenen monolog tarzını, tiyatroda çok sevmeme rağmen, kitapta pek haz etmedim. Ana karakterin yaşamış olduğu iki vaka sonrasındaki değişimi ibretliktir. Sıkıntılı tarafı etrafımda bu tür insanlardan sık sık görmem. Kültürel mi? Ahlak ya da inançla mı ilgili bilemiyorum. Kitapta bahsedilen modern insan köleliği eleştiriyor, fakat kölesizde edemiyor.
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201915,2bin okunma