Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Kitap hakkında araştırma yapıp okudum ve tez konum olarak özetini çıkardım. Tez yazarken Ahbap Çavuş Demokrasisi konusundaki görüşleri çok çarpıcı buldum. Özellikle Türkiye Demokrasi Sistemini Ahbap Çavuş Demokrasisine benzediğinin söylenmesi hatta ve hatta Ahbap Çavuş demokrasisi gibi bir kavramın normalde olmayıp bu kavramdan sadece Türkiye için bahsedebiliriz şeklinde vurgulanması çok yerinde bir açıklama olmuştur. Aynı zamanda aklımdan çıkmayacak olan bir cümle daha eklemek istiyorum kitaptan : "Aileler, her ne kadar burjuvaziye özenip onlar gibi lüks arabalara binip, lüks evlerde oturuyor olsa da yalnız kaldıklarında hep arabesk dinlerler ".. O kadar doğru ki..
Bence tüm çocukların tırmanmak için kendi tepeleri olmalı. Ve bence tüm çocukların gökyüzünde sadece kendilerine ait bir yıldızları olmalı. Ve bence tüm çocukların kendilerine ait bir ağaçları da olmalı. Bence böyle olmalı…
Yok etmek sadece zorbaların ve cahillerin işidir. Bir insan zekasıyla yenemeyeceğini anladığı anda ya şiddete başvurur ya paranın gücüne. Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok edemezsiniz. Medeni ve erdem sahibi insanlar böyle yapmaz. Çok okuyan ve bilginin gücüne inanan her insan, sadece konuşma yolunu seçer.
Unutmak, yanlışları tekrarlaması bakımından sakıncalıdır. Aptallar unuturlar. Unutmak cahilliğe yol açar. Kinciler unutmaz ve bilgilerini kendilerini de yok edecek yönde harcarlar. Akıllılar, unutmayan ama bilgilerini kendileri ve idealleri için olumlu enerjiye çevirebilenlerdir.
Ben ne geçmişte, ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun.