Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Grete Samsa

Grete Samsa
@Grete
Gerçeğin ne olduğunu bilmek bir ütopyadır.
Üniversite
Ankara
20 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Hamurumuz böyle bizim. Biraz ilgisiz, biraz da kötü niyetliyiz.
Reklam
Sevgi dediğin de zaten yokluk ve kederden oluşurdu; insan hiçbir şeyin yokluğunu çekmese ve kederlenmezse başka bir insanı sevmezdi ki hiç.
Sayfa 108
İnsanın yüreğini avutup şenlendirecek tek şey başka bir insanın yüreğiydi.
Sayfa 84

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dinsel gereksinimlerin, çocukların çaresizliğinden ve bunun uyandırdığı baba özleminden türeyişi bana yadsınamaz gibi görünüyor.
Sayfa 25
Reklam
Her şeyin limiti vardır. Demir madeni eğitilerek altın haline getirilemez.
Sayfa 10
İşte sen böylesin, küçük adam. Kepçelemeyi ve tüketmeyi, kaşıklamayı ve işkembeye indirmeyi çok iyi beceriyorsun ama sen -yaratamazsın-. Bu yüzden, bulunduğun yerde sen neysen osun, yaşamın boyunca kuru büroda ya da hesap makinasının ya da çizim sehpasının başında ya da evliliğin deli gömleği içinde ya da okulda çocuklardan nefret eden bir öğretmen... Bir gelişmen yok, yeni bir düşünce olanağın yok çünkü sen hep aldın ve hiç vermedin. Sen yalnızca bir başkasının tastamam hazırlayıp önüne koyduğunu kaşıkladın.
Sayfa 52
Ey evlilik bağımlısı küçük adam! “Evlilik dışı” doğan İsa çocuğu, evlilik dışı çocuk tanımayan Tanrı’nın oğlu diye yücelttin.
Sayfa 42
“sanki bu taş duvar gerçekten de huzurun ta kendisi ve gerçekten de içinde bir barış düşüncesini barındırıyor gibi ve bu sırf onun iki kere iki dört eder kadar kesin olmasından dolayı böyle sanki. ne büyük saçmalık! her şeyi anlamak, tüm imkansızlıkların ve tüm taş duvarların yani her şeyin bilincine varmak; uzlaşmak size tiksinti veriyorsa bu imkansızlıkların ve taş duvarların hiçbiriyle uzlaşmamak; en kaçınılmaz mantık kombinasyonları yoluyla, hatta taş duvarın varolmasında bile bir nedenden ötürü yine de hiç suçlu olmadığın o kadar açıkken sanki kendin suçluymuşsun gibi en iğrenç sonuçlara varmak ve bunun neticesinde sessiz ve güçsüzce dişlerini gıcırdatarak, hatta kızacağın hiç kimse olmadığını, bir gerekçenin de olmadığını, belki de hiçbir zaman olmayacağını, burada sadece aldatma, sahtekârlık, dolandırıcılık olduğunu, burada yalnızca ne veya kim olduğu belli olmayan bulanık bir varlık olduğunu, ama tüm bu belirsizliklere ve aldatmacalara rağmen içinizde bir şeylerin ağrıdığını ve ne kadar çok şey bilirseniz o kadar çok ağrıdığını hayal ederek adeta şehvet dolu bir atalet içinde donakalırsınız."
Hayatıma, düşüncelerime çekilen şu hisarda hayatım mum gibi yavaş yavaş eriyor. Hayır, yanılmıyorum! Hani yaş odun kütüğü ocağın bir kenarında kalır da diğer odunların ateşiyle kavrulup kömürleşir. Ne yanmıştır ne de yaş sayılır. Ötekilerinin dumanıyla, nefesiyle boğulmuştur.
Sayfa 47
Reklam
Tek korkum, henüz kendimi tanımamışken yarın ölüvermek.
Sayfa 16
Nasılsa şu dünyada hakikat diye bir şey yoktu. Varsa da bir bitkide yahut masalsı bir mahlûkta saklıydı ve yoldan geçen bir dilenci onu yemiş veya yerde debelenen yaratığı ezip geçmişti, sonra da sonbaharda bir kovuğa çekilip ölmüş, rüzgar vücudunu süpürüp hiçe çevirmişti.
Sayfa 107
Safronov, sevinç duyma vazifesini unutmaktan korkuyordu.
Sayfa 62
“Arzu edilen şeyi elde etmek, onun ne kadar nafile olduğunu keşfetmektir.”
39 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.