Okuduğum ilk Stefan Zweig kitabı...
Kısa olmasına rağmen insanın hayatına dokunan, düşünmediği şeyleri düşündürüp, bilmediği duyguları ortaya çıkaran çok özel bir öykü. Özellikle yazarın hayatını okuduktan, bilgi edindikten sonra öyküde geçen her bir kelime, her bir söz benim için daha da anlamlı hale geldi. Çünkü kitabımız, yazarın psikolojik durumunu olduğu gibi yansıtan ve yazarın kendi ruh halinden çok fazla şey barındıran bir kitap. Buna rağmen inanılmaz akıcı, sade bir dile sahip. Bu dil, mükemmel betimlemelerle de birleşince birden hikayenin içinde, tam ortasında buluveriyorsunuz kendinizi. Dilinin yanı sıra kitabı bitirdikten sonra amok koşusu ve Zweig'ın yaşamı arasındaki benzerlik beni oldukça etkiledi ve öykü daha da farklı bir boyut kazandı gözümde. Uzun süre unutamayacağım, Zweig ile beraber üzüntüyle hatırlayacağım bir öykü oldu benim için.