Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sibel Ataselim

Sibel Ataselim
@Jjss
4 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Sibel Ataselim
@Jjss·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Kelimeler Şehri
Kelimeler ŞehriAlberto Manguel
8.2/10 · 172 okunma
Reklam
'Daha çok anlat” dedim. “Hoşuna gidiyor mu?” “Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.” “Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?” “Gider gibi yaparız."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
203 syf.
·
Puan vermedi
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos
9/10 · 230,4bin okunma
Reklam
"Belki de gökyüzü insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzeldir.."
dünyanın en güzel şeyleri görülemiyor veya dokunulmuyor; kalplerle hissedilebiliyor.
'Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim' dedi. 'Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda'
Bu doktorlar, hep bilinmeyen bir hasta ile, o sırada kendilerinin bekleyen insanlarla ilgisi olmayan soyut bir hastalık kavramıyla uğraşıyorlardı. Bu hastalık denen mesele profesörler, doçentler, mütehassıslar, asistanlar, hemşireler, hasta bakıcılar, laborantlar, hademeler, tıp öğrencileri arasında görüşülen ve insanların ve özellikle hastaların üstünde bir davaydı. Elinizde üstü büyülü yazılarla dolu kağıtlar onların arkasından bakakalıyordunuz. Mutlu bir rastlantı sonucu, yarı aralık duran bir kapıdan, bu büyücüler tarikatından olup da sizin aradığınız ve belirli bir süre beklemeniz gereken insanüstü beyaz yaratıklardan birini görebilirseniz, tarikat mensuplarından bir başkasıyla konuşan ve hastaların, özellikle hasta yakınlarının anlayamayacağı bir yabancı dille bir şeyler söyleyen bu dalailama, hemen suratınıza kapıyı kapatıveriyordu. Tanrılar katına çıkmanıza, bir an bile müsaade edilmiyordu. Fakat annesi zayıfladıkça, yatağının yanındaki ilaçların sayısı arttıkça, cinsleri değiştikçe, Sevgi’nin bilime güveni azaldı; hastanelere daha seyrek gitmeğe başladı. Ölüm gibi, tatsız bir türlü söylenemeyen bir kelime havada dolaşıyor ve onların diledikleri gibi yaşamalarını engelliyordu.
"Ve aslında nankör olan asla kediler olmamıştı. Nankör olan, dünyayı kendi zevk ve çıkarları uğruna tahrip eden insanoğluydu."
Reklam
’Veba’’ sözcüğü ilk kez ağza alınıyordu. Dr. Rieux kapıcısını kaybettikten sonra bu hastalıkla ilgili bildiklerini kafasında toparlamaya çalışıyordu. Bunun veba olmadığını kabul etmek istiyordu. Ancak hastalığın yayılmasına bakıldığınca iki ay dolmadan kentin yarısını öldürebileceğini göz ardı edemiyordu. Tüm doktorlar ve valilikle görüşmelerinde başlangıçta isim koyamasalar bile bu hastalığa vebaymış gibi davranıp gerekli sorumluluk ve önlemleri alma kararı verirler. Yine de bir süre önlemler çok ciddi değildir ve kamuoyunu telaşlandırmaktan kaçınırlar. Bu işkenceli hastalık ve ölümler öyle hızlı artmaya başlar ki beklenilen serumlar kente ulaşmakta gecikir, yollanılanlar ise yetersiz kalır. Castel bir serum geliştirmek için çalışmalara başlar. Ve artık tamamen karar verilir veba ilan edilir, bildirge ile tüm kente yayın yapılır: ‘’Kenti kapatın!’
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.