Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esmer Bilen

Esmer Bilen
@Kafkasiz_Milena
Reklam
Yoksul kişilerin baş düşmanı açlıksa, İkincisi hastalıktır
Kasaba, koloni halinde yaşayan bir hayvan gibidir. Kasabanın bir sinir sistemi, bir başı, omuzları ve ayakları vardır. Kasaba, öbür kasabalara hiç benzemeyen apayrı bir yaratıktır, öyle ki dünyada birbirine benzeyen iki kasaba bulamazsınız. Kasabanın duyguları da bütünlük gösterir. Haberlerin kasaba sokaklarında nasıl yayıldığı kolayca çözümlenemeyecek bir gizdir. Sanki haber, seğirtip onu yetiştirmeye can atan küçük oğlanlardan da, çitlerden eğilip çığrışan kadınlardan da daha tez ayaklıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
“Yüzeysel farklılıkların seni yanıltmasına izin verme,”
Reklam
Ama kör birisi için renklerin ne anlamı olabilirdi ki? Hiç.
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece ‘isteklerinizin’ tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın. Samantha Zinser 3 Mart 1991
‘İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz.” ~ Maya Angelou ~
Üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan dünyayı anlayamazsınız.
İnsanlar bulundukları yerde kendi kaderlerini yapamazlar. Onlara bulundukları yerde yaşanacak bir hayat sağlayamazsan kaçarlar kaçarlar gelirler. Aç kalacaklarını bile bile, çaresiz, bir umudun ardına düşer gelirler.
Reklam
Kimi çeltik eker çıkarır nifak Ağzını açarsan yapışır şaplak Böyle midir el birlikte ittifak Efendimiz adlı köle ölüyor Evler yıkılıyor kasa doluyor
Ey aşı ekmeği bol Çukurova Üç beş kişiye mi verdiler seni Kimi çeltik eker bozulur hava Cilis batırdılar kırdılar seni   Sivrisinek aşılıyor sıtmayı Ayırdetmez baylar ile dutmayı Çor çocuk ne bilsin kinin yutmayı Bir kara cehennem ettiler seni
Kadın hayatı hala bizde büyük bir trajedi. Otuz bin lirayı alıp yetmişinde bir kocaya kız verenler mi yok… Sevdiğinden ayırıp, birkaç kuruş fazla verdi diye, kızı başkasına verenler mi yok… Saymakla bitmez. Ve kadınlarımız bu çağda bile bir pazar metaı. Dostunu söyle, kim olduğunu söyleyim derler, bir söz vardır. Kadınlarının durumunu söyle, uygarlık dereceni söyleyim! Kadınlarımızın kurtuluşu da eğitime bağlıdır. Gene söylüyorum ki, Köy Enstitülerini kapatanlar iyi etmedinz
Medeni Kanun var. Hem de en mükemmeli diyorlar. Ama hala erkeklerin büyük bir kısmı iki evli, dört evli. Fıkaralarda kadın bir üretim aracı. O yüzden iki ve dört. Çalıştırıyorlar. Zenginlerde de bir zevk aracı. Onlar da o yüzden. İki evliliğin trajedisini bilen var mı? Halk edebiyatımız iki evliliğin kadınlarımıza yaptığı işkencenin türküleri, efsaneleriyle dolu. İğrenç, korkunç acı…
Karadenizde bütün erkek işlerini görenler, tarlayı süren, ekini biçen, sırtında taşıyan, odunu kesen kadınlardır. Karadeniz erkekleri yatarlar, kahvede kağıt oynarlar. Doğrudur. Ben de gördüm. Karadeniz bir gurbetçi diyarıdır. İster istemez kadın, evde bulunmayan kocasının yerini alacak. Orta Anadoludan geçerseniz tarlalarda çift süren kadınlar göreceksiniz. Bu da onlara Yemenin, bitip tükenmeyen harplerin hediyesidir. Egede bir süngerci köyü bilirim, erkeklerinin hemen hiçbirisi erkek işi bilmez. Tarlayı kadınlar sürer, ekini de onlar kaldırırlar. Çünkü yılın altı ayı erkekleri denizde.
2.296 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.