Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap Takip

Kitap Takip
@Kitap_Takip
Ankara
3 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Evet, Büyük Han’ın ulaşamadığı, gücünün yetmediği tek varlık ‘Gök’ idi. Tanrı’yı simgeleyen Göğü, hiçbir şey korkutamaz, hiçbir kuvvet, hiçbir ordu onu yenemezdi. Öyleyse ‘O’na tapılır, O’na dua edilirdi. İnsanların yazgısını, âlemlerin hareketini belirleyen O idi. Himalayalar’dan gelen ve büyü kitapları satanlar da böyle diyordu. İşte bunun için, bütün ölümlüler gibi Cengiz Han da, insanlığı demir yumrukla yönetmesine yardım için yalnız Gök-Tanrı’ya yakarıyor, yalnız O’ndan yardım diliyor ve O’na kurbanlar sunuyordu.
Reklam
Yedi yaşına basışımı kutlamak için verdiğim doğum günü partisine kimse gelmedi. ... Her iskemlenin yanında bir kukuleta, masanın ortasındaysa yedi mumlu doğum günü pastası vardı. Pastaya kitap figürü işlenmişti. Annem, pastanedeki hanımın, bir doğum günü pastasına ilk kez kitap çizdiklerini söylediğini anlattı, oğlanlar genellikle futbol topu veya uzay gemisi isterlermiş. Kitap isteyen ilk çocuk benmişim.
İstediğin kadar kuş avlayabilirsin, ama sakın bülbüle dokunma. Zararsız olanları öldürmenin günah olduğunu aklından çıkarma.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
- Dünya doğru dönmüyor, bazen işlerin giderek kötüleştiği fikrine kapılıyorum. - Dünyanın bu işte hiçbir suçu yok; asıl kabahati olanlar insanlar.
Sayfa 171
İyi yazarlar genellikle hayatın gerçeklerine dokunurlardı. Bu bakımdan kitaplardan neden bu kadar nefret edildiğini, korkulduğunu anlıyor musunuz? Hayatın gerçek yönlerini veriyorlar.
Reklam
"Herkes başkalarıyla geçinip, yalnız kalmamak için öbürleri ne yapıyorsa aynını yapıyor" dedim. "İnsan toplumsal bir varlık. Neden ben de öyle olmayayım?" "Bunu pek iyi beceremiyorsun da, ondan" dedi.
"Cahilsin çocuk," dedi Bayan Lupescu. "Bu kötü. Hem cahil olmaktan da memnunsun ki, bu daha da kötü."
Sayfa 67
Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz? Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'Dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki...
Kitaplar bir tür depo gibidir ve biz onlarda unutacağımızdan korktuğumuz şeyleri saklarız. İçlerinde büyülü bir şey yoktur. Büyü, sadece o kitapların anlattıklarındadır, evrenin parçalarını birleştirip bize nasıl elbise gibi sunduklarındadır.
Sayfa 126