Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
L
L
@LLawliet
C’est la vie.
Veteriner Hekim
Lisans
Eskişehir
Eskişehir, 7 Mart
715 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
En büyük okuyucun benim Paul ;)
Hepimizin çok sevdiği kitaplar,video oyunları ve filmler vardır.Hatta saplantılı derecede sevdiğimiz ana karakterleri de vardır mutlaka bu sevdiğimiz filmlerin ve kitapların.
Paul Sheldon gözlerini açtığında bir kaza geçirmişti ve başında bir kadın duruyordu.Annie Wilkes.Paul Sheldon’un en büyük okuyucusu ve hayranı :) Annie tarafından
Sınırlarınızı öğrenmeye davetlisiniz.
Dürüst olacağım,eski kız arkadaşım benden bir korku kitabı önermemi istediğinde bu kitabı önermiştim ve ben bu kitabı okumamıştım.
Kutsal kelimesinin anlamı nedir ? “Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen” demektir.Ancak Micmac adlı kızıldereli kabilesinin kutsal mezarı bu tanımın tam zıttıydı.Orada
Korku tarihinin en korkunç karakterini barındıran kitap
Bu kitabı ilk okuyuşum değil,son okuyuşumda olacağını düşünmüyorum.Stephen King ile tanışmamı sağlayan kitap bu kitaptı.Komşumuzun 6.sınıfa giden kızı 3.sınıfa giden bana bu kitabı gizlice okutmuştu.Güzel günlerdi.
Kitabın konusunu herkes biliyor bu yüzden ben kitabın özel olarak incelemesine geçmek istiyorum.
Stephen King’in ilk kitabı bu.Bir
Okur Takip Önerileri
KATİLLERDEN BİRLİKTE KAÇALIM
Korku filmlerini çok seven bir insan olarak bu kitabı da severek okudum.
Korku filmlerinde ebediyetten gelen bir kural vardır.Bir grup bir mekana gider,orda bir psikopat çıkar ve herkesi öldürür.Sadece saf ve masum olan kızı öldürmez.Peki neden bu kızlar ölmüyor ? Onları özel kılan ne ? Neden sadece onlar hayatta kalıyorlar ? Açıkçası ben de
PSİKOLOJİK GERİLİM SEVENLER BURAYA :)
Bu kitabın incelemesine nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum.Bu kitap benim bir konuda önyargılarımı alt etti diyerek başlayabilirim sanırım.Her zaman ikinci kitabın birinci kitaptan daha iyi olmadığını düşünürdüm ama bu kitap birinci kitabı solda sıfır bıraktı adeta.2019’un okuduğum en güzel kitabı diyecek kadar da cesaretli bir yorumda
En temiz ruhun içinde bile bir parça karanlık vardır.
Bir psikiyatristin şu sözünü çoğunuz duymuşsunuzdur; “Psikiyatriste gerçek hastalar gitmez, gerçek hastaların hasta ettikleri gider.” diyerek başlamak istiyorum incelemeye.
Fairfax Ruh sağlığı enstitüsünde otuz gündür kalmakta olan Naomi’nin korkuları burada da yalnız başına bırakmamıştır onu.Neden burada olduğunu bile bilmemektedir.Neyin gerçek
Kırmızı Piyano Felaketi
Bu incelemeye başlamadan önce bu kitap hakkında bu kadar sert bir yorum yapma hakkını kendimde gördüğümü belirtmek isteyerek başlamak istiyorum.Çünkü bu yazarın tüm kitaplarını okudum ve en kötülerinden birisi.Gölün Dibindeki Ev kitabı ile kötü olmak konusunda yarışırlar diye düşünüyorum.
Kitabın konusuna gelecek olursak kaynağı bilinmeyen bir
Aşkın en zor yanı bırakıp gidebilmektir...
Sevdiklerimizden ayrılmanın düşüncesi bile zor gelir.Heleki bu ayrılık sadece belirli bir süreliğine değilse...
Üç yıl önce kanseri yenmiş olan Daisy’e tekrardan kanser teşhisi koyulur ve önceki gibi bir kanser değildir.Bu defa bütün vücuduna yayılmıştır.Doktoru ona günlerinin sayılı olduğunu söyler.Daisy’nin aklına ilk gelen ölüyor oluşu
İçinizdeki canavarı ortaya çıkarın.
Hayat bazen bizim istemediğimiz günler sunar adeta önümüze.Hayat Connor’ada aynısını yapmıştı.Connor’ın annesi günden güne ölmektedir,babası ise onları çoktan terk etmiş ve yeni bir aile kurmuştur.Düzen hastası büyükannesi de hayatı onun için kolaylaştırmamaktadır.Hani deriz ya aileden yüzü gülmeyenin arkadaşlardan yüzü güler.Connor için bu da geçerli değil; insanlar ona acımaktadırlar ve okuldaki çocuklar onlara zorbalık yapmaktan başka bir şey yapmamaktadır.Hal böyle olunca buna dayanamayan evlerinin yanındaki Porsuk ağacı canlanır ve Connor için gelir.
“Beni sen çağırdın.Sana üç hikaye anlatacağım ve hikayelerim bittiğinde sen de bana kendi hikayeni anlatacaksın” der.Konunun bu kadar uzun olması bile hoş bir durum olmadığı için konuyu burada kesiyorum.
Kitap hakkındaki düşüncelerime gelecek olursak insanların psikolojilerinin hiç görünmeyen derinliklerini okuyucuya öyle bir hissettiriyor ki siz birden Connor oluyorsunuz yada kitaptaki herhangi biri.
Kitabın anlatımı çok rahat,çok akıcı ancak şunu söylemem gerekir ki siz kitabı okuduğunuzu sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz.Kitap size kendini okutarak yaşatıyor adeta olanları.
Kitap boyunca merak ettiğim bir durum vardı ve bu konuyu kitabın sonunda öğrendiğim de o kadar çok ağladım ki anlatmaya kalksam kelimeler kifayetsiz kalır sanırım.
Kitapta asıl canavar kim asıl masum kim sürekli bunu öğrenmeye çalışıyorsunuz ama size kitap her seferinde ters köşe yapıyor.
Kitaptaki illüstrasyonlar zaten muhteşemdi.
Eğer siz de bu soğuk günlerde içinizi ısıtıcak,aynı zamanda duygulandıracak hatta içinizdeki canavarı ortaya çıkaracak bir kitap arıyorsanız buyrun okuyun. :)
Vedalar değil midir bizi canlı kılan ?
Deniz analarının beyni ve kalbi olmayan bir canlı olduğunu biliyor muydunuz ? Ya her beş saniyede bir 23 insanı soktuklarını ? Ben de bilmiyordum kitabımızın ana karakteri Zu söyledi.
Kitabımız Zu’nun en yakın arkadaşının boğulması ve ölmesi ile başlıyor.Zu da bu boğulmanın neye bağlı olduğunu araştırarak denizanalarını keşfediyor.Aslında deniz
Çiçeklerin söylemek istedikleri var :)
Öncelikle bu kitabı herhangi bir sınıflandırmaya koyamadığımı söyleyerek başlamak istiyorum.
Bu kitap gizemlerin olduğu,sayfaları hunharca çevirdiğim veya başından beri meraktan öldüğüm soruların olduğu bir kitapta değildi.Ancak bazı güzellikleri de yok değildi.
Konusu Alice Hart’ın başından geçen kötü olaylar sonrası büyükannesi June ile yaşamaya başladıktan sonra kendini keşfetmesi.
Kitabımızın ana karakteri Alice Hart’ın dokuz yaşından yirmi altı yaşına kadar olan gelişimini,değişimini ve daha fazlasını okuyoruz.Alice kitabın başından itibaren sanki sizin kızınız oluyor ve her bölüm sonunda benim kızım neler yapacak gelecek zamanlarda diye düşünürken buluyorsunuz kendinizi.
Kitap hakkında kişisel düşüncelerime gelecek olursak kitabın ana karakteri dışındaki çoğu karakterin herhangi bir karakter derinliği yoktu.
Kitapta geçen olaylardan çoğu bize duyguyu aktarırken farklı yollar seçtiği için aktaramamıştı.
Her şeyin bir aması vardır ama değil mi ? Bu kitabı güzel kılan akıllara kazınan Alice Hart karakteri sanırım.Alice önceki tanıştığınız ana karakterlere benzemiyor ve fazlasıyla özgün.Alice olmasa kitabı okumaya devam etmezdim ve yarım bırakırdım.
Kitabın bazı bölümleri duyguları aktaramamıştı evet ama bazı bölümleri de öyle bir aktarılmıştı ki bende tokat etkisi yarattı.
Ayrıca kitabın her bölümünün başında bir çiçek resmî oluşu olsun o çiçekler hakkında bilgiler verilmesi ve çiçeklerin anlamlarının belirtilmesi de bir hayli güzeldi.
Eğer doğayı seviyorsanız ve şehrin boğucu havasından uzaklaşmak istiyorsanız fazla beklentiye girmeden bu kitaba bir şans verebilirsiniz. :)
Ben bir şey istiyorsam onun peşine düşerim.
Hayat her zaman bize adil davranır mı ? Gerçekler ortaya çıkmak için kaç gün kaç saat bekler ? Aşk her zaman tek taraflı mıdır ? Tarih tekrar tekrar aynı olayları mı yaşar ?
Bir ev düşününki siz duşa girdiğinizde sizin sevdiğiniz suyun sıcaklığına kadar ayarlasın.İşte o kadar teknolojik bir ev ve bu evde farklı zamanlarda yaşamış olan iki kadının
Her kederli macera bir kabusla başlar.
Bram Stoker’ın Dracula’sını vampir edebiyatının başını çeken ilk ve en iyi kitap olduğunu düşünüyorsanız bu noktada bir durmanızı rica ederek başlamak istiyorum.Le Fanu Carmilla’yı Bram Stoker’ın yazdığı Dracula’dan tam 26 yıl önce yazmış ve bana göre Dracula’yı katlamış resmen.
Kitap eski zamanlarda Avusturalya’nın Güney Doğusunda küçük bir
Hayvan Çiftliğini Beğenenlere :)
İkinci bir Alice Harikalar Diyarında ve ikinci bir Hayvan Çiftliği vakası diyerek başlamak istiyorum.Kitap,çocuk kitabı görünmesine rağmen kesinlikle öyle değil.
Lorina adlı anakarakterimiz ödevi için Şato’ya doğru yol alırken siyah tavşan ile karşılaşır ve siyah tavşanın ona söylediği ilk şey ; “Şatoda yaşayan iki tür insan vardır,” Kastetmek istediği dışardakiler,sefaletle yaşayan yeşil insanlar ve içerdekiler,şatoda yaşayan sadece kendilerini umursayan ve yeşil insanlara yardım etmek için ellerinde her şeye sahip olan ancak yardım etmeyenler..
Şatoya geldiğinde sevgili liderimiz yazan bir yazının üstünde bir domuz tablosu yer almaktadır ve gerisini siz düşünün.
Kitabın konusundan sonra asıl önemli noktaya geliyoruz.O içeridekiler aslında içimizdeler.
Yardım kuruluşu adı altında yardım etmek dışında her şeyi yapanlar,
parasını harcayacak yer bulamayıp iyi bir eylem yapmak yerine her şeyi yapanlar,
Ah ben de çok üzülüyorum onların haline diyip hiçbir şey yapmadan üzüntülerini göstermelik olarak kullananlar,
Yakında temiz hava için bile ödeyeceğimiz vergiler,
Elde edilen fazla mahsülleri gidip yakanlar,
Elektrik için ve beş para etmez zengin insanların lüksleri için ormanları yakıp yıkanlar ve daha fazlası.
Hayvan Çiftliğini beğendiyseniz mutlaka okuyun,okutun ve bazı gerçeklerin farkına varın.
Çocukluğunuzu hatırlatacak ve Çocukluğunuza döndürecek bir roman
Karşınızda Pablo Neruda’nın çocukluğundan ilham alınarak özenle hazırlanmış büyük puntolu resimli harika bir kitap duruyor.
Eskiden resim derslerinde 35X50’lik resim defterlerimize mavi bir gökyüzü,dağlar ve dağların arasından gülümseyen bir güneş çizerdik.Dağların arasından uzanan bir yol veya nehir olurdu;her iki tarafında ormanlar olan.Kitabımızın anakarakteri hepimizin hayalini kurduğu bu yerde yaşıyor ancak onun Güneş’i gülümsemiyor.Ne yapsa memnun edemediği babası ve kendine arkadaş olarak edindiği sonu görünmeyen bir yalnızlığı var.
Kitap çok basit görünebilir ancak öyle değil,kitabımızın üzerinde yoğunlaştığı iki önemli konu var.İçinde sonsuz dünyalara sahip olan,zayıf ve herkes tarafından hor görülen bir çocuktan bir şairin doğuşunu ve onu her zaman küçük gören önyargılı babasını.
Kitabın akıcılığı harikaydı,karakterlerin derinliği çok güzel işlenmişti,küçüklerin ilgisini çekebilecek büyükleri hayretlere düşürerek kendi çocukluklarına göz atmasına neden olacak bir eserdi.
Pablo Neruda’ya biraz ilginiz varsa yada gerçek yaşamın sıkıcı dünyasından uzaklaşmak,çocukluğunuzu hatırlamak istiyorsanız Neftalinin ucu bucağı olmayan evrenlerine davetlisiniz. :)
