Fırtınalı deniz, yağmur gökyüzü Kalanlar dost sandı, her sahte yüzü Duydu da aldandı, yalandan sözü Gerçekler sahteye tutsaktı, kaptan
Yudumla çayını, kalmadı vakit
Topla saatleri, bavulunla git
Zamanı, sessizlik içinde erit
Ruhunda gel-gitler tutsaktı, kaptan
Vedalar mı? Zordur, aldırma buna
Kır artık dümeni, yokluk yoluna Varmaya az kaldı, sabrın sonuna Limanlar kalmaya tutsaktı, kaptan
Belli olmaz sonu bu hikayenin
Belki bir yön çizer, nasır ellerin Rüzgara sarılmış, bak yelkenlerin Hesaplar, kitaplar tutsaktı, kaptan
Okumak yazmak adam eder sandık, Sonunda anladık ki “İnsan, hayvanın kirlenmiş haliymiş.” Evini Nuh’un gemisine çevirenler hariç, İnsan sıfatındaki bu mahluklar çok dandik, dandik efendimiz.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin
"Sevgili kalbinin içinde iken onu özlemek, sevgili gözbebeğinde iken onu aramak, bir sır gibi içindeyken onu dillendirip durmak hep bu özlem basamağının insanı arıtan, yakan, pişiren, olduran yanıdır."