Anna xristian etikasını üstün tuturdu, o isə qisası qadağan edir. Əlbəttə, paradoks ondan ibarətdir ki, xristianlar özlüyündə qəzəbli intiqamçı olan bir Allaha inanırlar. Əgər onun dediyinin əksinə bir şey edərsənsə cəhənnəm odunda yanacaqsan.
Onun heç ağlına da gəlmirdi ki, adam insanlara, hətta özünü onlardan yüksək saydıqda da, nifrət edə bilər. Daha doğrusu, məhz özünü yüksək saydığı üçün.
Bir avuç alçak, geniş halk yığınları üzerindeki ezici gücünü koruyabilmek için eline geçirdiğini nasıl dövüyor, eziyet ediyor. Bu vahşet onların hayatının en temel yasası. Düşünebiliyor musunuz, bu canavarlar insanlara eziyet etmek için yanıp tutuşuyor, hiçbir ceza görmeden, rahatça bütün vahşi duygularını, hayvanca alışkanlıklarını iğrenç bir şekilde ortaya döküyorlar. Diğer bir grup insanın ruhu da intikam duygusuyla zehirleniyor. Başka bir kesim ise yaşadığı eziyetlerden iyice aptal, kör, sağır ve dilsiz oluyor. Bütün bir halkı nasıl da soysuzlaştırıyorlar!
"İnsan, kanını emmekten başka bir derdi olmayan birinin, kendine biçtiği değere kulak asmamalı. Kendi değerini kendisi biçmeli; düşman gözüyle değil, dost gözüyle."
Tatyana, "O adam evli mi?" diye karıştı söze ve sonra yine incecik dudaklarını sıkıca kapadı.
Ana üzgün üzgün, "Hayır dul," diye karşılık verdi.
"Bu kadar cesaretli davranması bundan demek ki. Evli olsaydı, böyle davranamazdı... Korkardı."