... acılarımla baş başa kalabilmek için çaresiz kendimi en üst kattaki odaya kilitledim.
İzdüşümKitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Hayat ve ölüm, ebedi bir çemberdir. Parçalanır, toprak oluruz, toprağımızdan yeni çömlekler, testiler yapılır; ama ölümden sonra yaşamayı sürdürmek konusunda hiçbir şey bilinmez.
Şefkatle alıp vermekten keyif almak doğamızda vardır. Ama maalesef bizi hem kendimizi hem de başkalarını incitecek şekilde konuşmaya ve davranmaya iten, hayata yabancılaştıran iletişimin birçok şeklini öğrenmiş durumdayız.
Doğduğumuz zaman yuvarlak, keskin, saf bir yüzümüz vardır. İçimizde evren bilincinin kırmızı ateşi yanar durur. Ama yavaş yavaş, bizi ana babalar yer, okullar yutar, sosyal kuruluşlar emer, kötü alışkanlıklar kemirir, yaş ise tüketir.
Ortaçağ'da karabiber yalnızca baharat değildi, aynı zamanda statü sembolüydü ve ödemelerin para yerine karabiberle de yapıldığı olurdu.
. . . hepsi anlatırdı buraları, büyük savaşçılar yani, büyük suyun ardında, kanın nehir gibi aktığı savaş diyarlarını, o zaman başımız öne eğilir, çorbayla ezerdik açlığımızı.
Cinselliğimiz bedenimizden çok zihnimizdedir.
Çünkü benim ilgimi çeken insanlar deli olanlardır, yaşamak için deli olan, konuşmak için deli olan, her şeye aynı anda ihtiras duyan, hiçbir zaman esnemeyen ya da sıradan bir şey söylemeyen...
Kıyı YayınlarıKitabı okudu
Sümerler insan ve geleceğine ilişkin rahatlatıcı umutlar taşımıyorlardı. Kuşkusuz, güven içinde olmayı özlüyor, bizim gibi korkudan, yoksulluktan ve savaştan kurtulmayı diliyorlardı. Ama bu özlem ve dileklerin gelecekte gerçekleşeceğine inanmıyor, tersine, insanların eskiden, çok uzun zaman öncesinde kalmış bir geçmişte mutlu yaşadıklarını düşünüyorlardı.
Hiç bilmediğim bir duygunun taklidini yapabilirim ama beni ateş gibi kavuran bu tutkunun taklidini yapamam.
