Tekrar o yarı vahşi, gözü pek, özgür küçük kız olabilseydim! Haksızlıklar karşısında çılgına dönmek yerine, onlara gülüp geçebilseydim! Ben neden bu kadar değiştim ki? Bir iki sözcük karşısında, neden kanım kaynıyor ve zıvanadan çıkıyorum?
"Suyu içersem ne olur ?"
Tamlin düşük omuzlarını kaldırdı ama sonra yeniden saldı: kederini dışa vurduğuna sevinmiş gibiydi.
"Efsanelere göre son nefesini verene kadar mutlu yaşarsın"
Sonra ekledi
"Ikimiz de birer bardak içsek fena olmaz"
"Bütün gölü içsem bana yetmez" dedim. Güldü
"Okuman yazman yok ama yine de avlanmayı, hayatta kalmayı öğrendin. Nasıl?
Ayağım kapının eşiğinde kalakaldım. "Kendininkinden başka hayatlardan sorumluysan böyle olmaz mı? Ne yapman gerekiyorsa onu yaparsın"
Artık duvardaki aynadan ona bakan genci de görmek istemiyordu. Birkaç kez kendini toparlamayı denedi fakat yalnızlığın ağırlığı onu omuzlarından aşağıya doğru bastırıyormuş gibi çöktü, kendini yine hüzün dolu duygusuz ve amaçsız yaşamının içinde buluverdi