İçimde suskunluğumdan inşa edilmiş koca bir dağ var. Hatta bu dağ öyle ürkütücü ki.. Ondan korkup her kaçtığımda bu sefer de uçsuz bucaksız bir çöl beni içine çekiyor, yutuveriyor.
Onun gözlerini, sesini, bakışını, sarılışını... Dile gelen gelmeyen bütün sözlerle anlaştılar. Son konuşmaları, son bakışmalarıydı. Son sesleri ve son sessizlikleriydi.
Öncelikle vesvese ile şüpheyi birbirinden ayırmak gerekir. Zira şüphe ile vesvese arasında önemli bir fark vardır. Şüphe inancın konusudur. Vesvese ise bir imtihan çeşididir. Şüphe sanılan vesveseler pek çoktur.
İnsan, Allah'a kulluk yoluna girmezse zamanla kendini kendine ait zannetme yanlışına düşer. Bu hatalı düşünceyi sürdürdükçe zayıf varlığı ve kısıtlı iradesiyle bu fırtınalı yaşamı sağlıklı bir şekilde sürdüremez olur.
İnsanı çökerten asıl şey Allah'la ilişkisinin zayıflığıdır. İnsanı ruhen tedavi etmek isteyenler, onun Kadîr-i Rahim'le bağlantısını kurmadan bunu yapmak isterlerse başarılı olamayacaklardır.
"Ama insanın evladı ne kadar küçükse acısı o kadar büyük olur, derler. Kim der? Sahi böylesi beylik sözleri edecek kadar yaşamla sınanıp bilgelik emareleri gösteren insan sayısı neydi ki.."