Ülkede kadına uygulanan fiziksel şiddete nasıl kamuoyu oluşturabiliyorsak, genellikle çocukların okuduğu, her sayfasında küfürlerin olduğu, bizzat kadınlara psikolojik tahakkümün uygulandığı Wattpad kitaplarına da aynı tepkiyi oluşturmamız gerekir. Fakat böyle bir tepki yok, neden?
Doğru ve etkili kitap seçimi okullarda ders olarak işlenmesi gereken bir konu.Aslında müfredatta bir takım köklü değişiklikerle olumsuz pek çok şeyin üstesinden gelebiliriz.Herşeyin başı eğitim diyorum.
Unutamadığınız bir kitap cümlesi var mı?
Yıllar önce okumuştum Bin Muhteşem Güneş'i. Ama daha yıllar geçse hafızamdan silinmez şu cümle. Bana göre evrenseldir:
Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma Meryem.
Lolita,V.Nabokov
Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta; dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. Lo-li-ta.''
Koca kafalı iğrenç tipler vardır. Kendini dev aynasında gören saçma sapan öğretmenler. Açıkça söylüyorum, öğretmenlerin yüzde sekseni ya yeteneksizdir ya da sadist veya her ikisi birden. Stresleri arttığında bunu öğrencilerden çıkarırlar. Anlamsız bir sürü kural vardır. İnsanların özgürlüğünü kısıtlayan, onu yok eden bir sistemde, hayal gücünden yoksun aptallar hep yüksek not alırlar. Eskiden de öyleydi. Şimdi de öyle olmalı. Bu tür şeyler hiç değişmez.
“Namaz?” diye düşündü Refik. Başını salladı. Ayakkabılarını nasıl çıkaracağını düşündü. Eskiden camiye her gelişinde bunu düşünürdü. Eskiden hizmetçilerle, bir de bayramlarda babasıyla gelirdi buraya. Ayakkabılarını bir şey düşünmeden acele acele çıkardı. İçerisi serin ve loştu, küf ve halı kokusu vardı. “Aptes almam lâzımdı!” diye düşündü, ama galiba Osman da almamıştı. Sonra kalabalık hızlı hızlı toplandı. Herkes elini göbeğinin üstünde birleştirerek bekledi. Refik, Osman’ın yanında olduğunu gördü. Yüzünde gene kibirli bir anlatım vardı; başını dik tutuyor, insanlara değil, onların üzerindeki bir noktaya, mihrabın mermer kakmalarına bakıyordu, ama ayağında ayakkabı olmadığı, çorapları gözüktüğü için bu kibirli tavrı tuhaf duruyordu. Refik dönüp baktı: Arka sıralarda yeralan bahçıvanların, kapıcıların çoraplı ayakları tuhaf değildi. “Onlar buraya yakışıyor!” diye düşündü. Sonra namaz başladı. Refik “Babam öldü,” diye düşündü ve önündeki adamın ensesine bakarak yaptıklarını tekrarlamaya başladı. İnanmadığı halde bu hareketleri yapmasının, yere eğilip kalkmasının doğru olmadığını düşündü, sonra düşünmek istemedi ve “Babam öldü!” diye mırıldandı. Aynı şeyleri birkaç kere daha mırıldandıktan sonra namaz bitti. Yeniden güneşe çıkıldı.
Bana deniz fenerindeki anlatımıı hatırlattı bir parça VW'un. Güzel evet, ama köy enstitülerine gelmedim daha. Hatırlamıyorum da eski okumadan, kusura bakmayın :)
İsa çarmıha gerilmeseydi de İsa olurdu.Çarmıha gerildi ama yoksulluk ,ezilmişlik,adaletsizlik yine var.Bu sorunun cevabı Nikos Kazancakis in Yeniden Çarmıha Gerilen İsa kitabında.Tavsiye ederim.