Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu...
Hayat her geçen gün biraz daha pahalı hâle geldi. Günler anlamını yitirdi. Her günümüzü, yarını nasıl getireceğimizi düşünerek geçiriyoruz. Hayat pahalılaştıkça, biz fakirleşiyoruz.
— Sanırım yaşamaya bile üşeniyorsun.
— Öyleyim sanırım.
— Peki özellikle sevmediğin şey nedir?
— Her şey. Bu aralıksız koşuşturma, sıradan tutkular, açgözlülükler, birbirinden üstün olma arzusu, dedikoduculuk, insanı baştan aşağı süzmeler, ilişkiler...
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum...
Aslında o yara bantlarını satıyordu yaralı köpeği görünce hepsini köpeğin yarasını kapamak için kullandı.
Dürüst ve vicdanlı olmak, hesaplı olmaktan iyidir. Hesap, insanı makam sahibi yaparda,
vicdan daha önemli işe yarar.
İnsanı insan yapar.