Hayatta hiç bir zaman yalpalamayacaksın. Düşüncelerinde bir ileri bir geri adım atmayacaksın. Her dönemin adamı değil, her dönem adam olacaksın.
(Rauf Denktaş)
Sana çiçekli yollar vadetmiyorum,
Vadetmek bir hayalin inşaat halidir çünkü.
Sana yalnızlıklar vadetmedim.
Sana mutlu yarınlar.
Mutsuz oluruz,
Böyle de varız, bil istedim,
Sarmaş dolaş olmadan da bütün olur iki beden,
Mesafeler sadece coğrafya kitabında önemlidir.
Sana birçok şey vadetmedim,
Ellerinden öpülesi sabahlar,
Güneşe karşı uyanıp rüyamı anlatmak ön balkonda
Gökyüzü tam beyaz
Soğuk mermer beyazı
Yağmur da yağar birazdan.
Hava koşulları yalnızca coğrafya kitaplarında değil.
İçimde hala bir sorumluluk hissediyordum... evet, o yardım etme sorumluluğu, o lanet olası sorumluluk, onun bana hala ihtiyacı olabileceği düşüncesi beni deli ediyordu, bana ihtiyacı olduğu düşüncesi...
İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin gözalabildiğince
Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.
Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
Sonuçta ne küçümse insanları kızım
Ne de önemse gereğinden çok
Ama anlamaya çalış
Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri
Bir insana verdiğiniz değerin, onun gerçekten değerli olmasıyla ya da bunu hak edip etmemesiyle hiç ilgisi yoktur. Değer vereceğiniz insanları kendiniz seçersiniz ve bunu yaparken çoğu zaman ne durumda olduklarına aldırmazsınız.
Bunun adı tam olarak değer yüklemesidir. Yani ona verdiğiniz değerin kaynağı siz olduğunuz için asıl değerli olan karşınızdaki değil, sizsinizdir. En azından bir süre öyledir.
Ama şunu da gözardı etmemek gerekir: Birine gereğinden fazla değer verirseniz eğer, artık sürekli kendinizden verdiğiniz için siz değer kaybetmeye başlarsınız ve onun gözünde ona verdiğiniz değer ölçüsünde değersizleşirsiniz.
Soylu ve tutkulu başlayan pek çok yakınlaşmanın, son derece sefilce sonlanmasının en büyük nedeni de işte bu durumdur.