ne diyordum arkadaş….
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini...
youtu.be/1bMRLsYaQ38
Düşünki geniş tokalar takıyorsun saçlarına
Ben iki mikrofona seni haykırıyorum
Gözleri kör bastonlarla koşuyoruz
Düşünme,
yağmur yağacak bu kente ve ben itfaiye memurlarına sınıf bilincini soracağım !
Yağmurlu havalara, ahşap ev yangınları dökülecek
Ve bu şiirin orta yerinde temiz bir masaya benzeyecek yüzün
Beyaz örtülerin anne kokusu olacak üzerinde
Sonra senin kirpiklerine sinecek !
Sen sandalyeni iki meridyen geriye iteceksin
Dünyanın bundan haberi olmayacak, sana yardım ve yataklıktan dönecek !
Parmaklarına sarılan dört dişli çatallara, kaşlarımı çatarak bakacağım ve yüzünde fesleğen kokulu makarna ferahlığı dolaşacak !
Arpa suyunda yıkanan dudakların, esmer bir atın dizginlerinde ıslanacak..
Ben kendi yörüngemde güneşin soluk derisini soyacağım.
Siyaha uçlu ve devrik şiirlerin muhasebesini yapan memelerin,
geniş gezegenler keşfedecek..
Coğrafi kayboluşlar, memelerinde memleket kuraklığını doğuracak.. .
Ben senin, “dünyayı güzellik kurtaracak” sözünü duyduğunda ayna karşısına geçmene üzülürüm Leyla,
Güzellik Kalptedir,
Güzellik yeni bir Dünya için sarf edilen Emektedir….
elim ayağım
epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum
adında hem ekmek hem gül geçen kimseyi görmedim
tanımıyorum
ben biraz yavaş
günde beş defa hiçbir şey yapmayan biri
ben biraz en üzgün baharatlara fena meyilli
mümkünse haşhaş
yoksa benzeri sözcüklerle de kırabilirim kalbimi
diyelim zencefil
diyelim hatmi...
"Kırbaçlanan hayvan, efendisinin elinden kırbacı alıp kendi kendini kırbaçlamaya başladığında efendisinin yerine geçeceğini sanır ama bunun sadece efendisinin kırbacına atılmış bir düğümden kaynaklanan bir etkilenme olduğunun farkında değildir."
Bir akşam ilk olarak ağladım,
Bekar odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?
#CahitSıtkıTarancı