Düşünceli yürürken bir yol dönemecinde
Çıkacak ömrümüze beyaz dallarla bahar
Hatırlatacak bize şen çocukluğumuzu
Erguvanlı bir bahçe, mor salkımlı bir duvar.
Hani hiç bitmeyecek sandığım güzellikler?
Ne sevinçler, gülüşler ve neler vardı, gitti.
Kalakaldım böyle ben ortada paramparça,
Her gelen yüreğimden bir şey kopardı, gitti.
Hey benim doyamadığım deli fişek gençliğim,
İçimde bir zamanlar bir kor yanardı, bitti...
Hayal kurmaktır senin uzaklığın
Boşluğa bakmaktır gün boyu
Umudu beklemektir saatin tik takında
Seni uzaktan sevmek sen olmaktır
Benliği bırakıp bir kenara
Sende kalmaktır seni uzaktan sevmek
Bazen kızmaktır şansa, şanssızlığa
Tesadüflerden nefret etmektir her aksilikte
Her şeyde bir hayır vardır diyebilmektir boyun büküp
Dudağına değen her şeyi dudağın sanmaktır
Bir hayalin saçlarına bakıp her gece
Keşke diyebilmektir seni uzaktan sevmek
Niçin bu kadar hülya esiri olmuştu?
Biraz hayatın somut gerçeklerini düşünmüş, bu toprak parçasının üstünde bir şiir bulutuna sarınarak uçmak için çalışmamış olsaydı bugün bu kadar mağlup olmayacaktı.