İnsanlar hem özgürdür hem bağlı, arzu ettiklerinden daha
özgür, fark ettiklerinden daha bağlıdırlar, çünkü faniler kitlesi
uyurgezerlerden ibarettir ve onların uykudan uyanması asla
düzenin çıkarına değildir, yönetilemez olurlar çünkü o zaman
Karanlıkta kalan kimsenin ne kendisini, ne
çevresindekileri görmesi gibi, nefs de, kendi özünü, aklı ve aşkın biçimleri (suret, form), aklın ışığıyla
görür.
Lamennais bu sahte Tanrıya isyan
eder. “En hasta asır kendini hataya kaptıran asır değildir;
hakikatten yüz çeviren, hakikati küçümseyen asırdır... Coşkun
heyecanların olduğu yerde güç tükenmemiştir, ümit vardır
henüz. Ama ya kıpırdanışlar sona ermiş, nabız durmuş, kalp
soğumuşsa... yakın ve önüne geçilmez bir çöküşten başka ne
umulabilir? Neden saklamalı? Avrupa’da toplum hızla bir
vahim âkibete koşmaktadır. İlletin en korkunç arazı sinesinde
uğuldayan eninler, varlığını alt üst eden sarsıntılar mı? Hayır?
İçine yuvarlandığı ölü kayıtsızlığı, derin uyuşukluk. Bu kuru
kemik yığınlarını hangi nefes canlandıracak? Din, ahlâk,
şeref, vazife... en mukaddes umdeler, en asil duygular birer
rüya, birer hayalet. Düşüncenin ufuklarında hemen belirip
kayboluyorlar, hem de bir daha görünmemek üzere.
Benzerine hiçbir zaman şahit olunmayan, hattâ tahayyül bile
edilmeyen bir olay karşısındayız. Bu hayvanca
vurdumduymazlığa erişmek için uzun ve ısrarlı çabalar,
insanoğlunun vicdan ve aklıyla yorulma bilmeden boğuşması
lâzımdı. İnsan hakikatin tâcidarı imiş. Sevsinler! Bu zavallı
yaratık sevinçten, mutluluktan habersiz. Hakikate de, hataya
da iğrenerek bakıyor. Ve cehaletinden memnun. Bu utanç
verici yozlaşmanın kaynağı: ruhumuzun zaafı değil, vücuda
esir oluşu. Sanıyoruz ki yalnız gördükleri gerçek; başka ne
varsa, birer soyutlama, birer hayal. Fizik dünyayı tanıyor
sadece, manevî dünya umurunda değil. Düşünceyi uzviyetinin
bir eseri sayıyor, maddeleştiriyor onu.”
Bu, kalabalığın kavrayamayacağı bir kısacık an, bir sevgili için upuzun bir sonsuzluktu. Hayyam, zamanın iki yüzü var diye düşünmekten kendini alamadı. Zamanın iki yüzü, iki boyutu var. Uzunluğu güneşe, genişliği tutkulara uyarlanmış.