“Daha çok anlat,” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse , seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
“Portunga”
“Hımm…”
“Hep senin yanında olmak isterdim, biliyor musun?”
“Neden ?”
“Çünkü dünyanın en iyi insanısı. Senin yanındayken beni kimse azarlamıyor ve gün ışığının yüreğimi mutlulukla doldurduğunu hissediyorum.”
O geceden arkadaşlarımın hiçbirine söz etmedim; içimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyanda başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benimde bir ruhum olduğunu öğrettin.